1. NAMAZ
VAKİTLERİ
2. Öğle vakti, Ebû Hanife’ye göre
3. Namaz Kılmak Müstehap Olan Vakitler
4. Namaz Kılmak Caiz Olmayan Zamanlar
5. Yüksek Dereceli Amel ve Vakitleri
6. Namazın Doğru Olabilmesi
İçin Uyulması Gerekenler
7. Namazın Şartları
8. Namazın Ana Temelleri (Rükünleri)
9. Namazın Dışındaki Şartları (Farzları)
10. Namazın İçindeki
Şartları
11. ÖZGÜRLÜK EVİ
12. AVRET
13. İnce Tülbent
14. Namaza
Giriş Tekbiri
-------
MÜLTEKA
NAMAZ
VAKİTLERİ [1]
Sabah Namazının Vakti;
[2] ikinci fecrin doğmasından (şafağın atmasından) Güneşin doğmasına kadar olan
vakittir. İkinci fecir (Fecri Sadık) sabaha karşı doğu ufkunda yayılmaya
başlayan beyaz bir aydınlıktır. Bunun mukabili birinci fecirdir ki, bir
aydınlıktan sonra tekrar aydınlık gider. Bu birinci aydınlığa Fecr-i Kazib
(yalancı fecir) denir. Sabah namazının vakti, Fecr-i Sadıkla başlar.
Öğle Namazının Vakti; Zevalin gölgesi müstesna, güneşin zevalinden (Gök ortasına gelmesinden) itibaren, herhangi bir şeyin gölgesinin iki misli olmasına kadar geçen vakittir, İmameyn; öğle vaktinin sonunun bir şeyin gölgesi, bir misli oluncaya kadardır, dediler.
1. Tertibe uyma vacip
olduğundan yatsı namazından önce vitir namazı kılınmaz.
2. Yatsı ve vitir
namazlarının vakitlerini bulamayan kimselere (Güneş batınca hemen doğması
hâlinde) vacip değildir[3].
3. Sabah namazını, kırk
ayet veya daha fazla okuyarak eda edip sonra taharetin (abdest ve guslün)
bozulduğu anlaşılırsa, abdesti alıp tekrar aynı minval üzere (40 veya daha
fazla ayet okumak üzere) iade etmek mümkün olacak kadar vaktin bulunması yani
aydınlık vakitte kılmak müstehaptır[4].
4. Öğle namazını soğutmak
(geciktirerek hava serinlediğinde kılmak) güneşin ziyası değişmedikçe
(Güneş batmaya doğru eğilip gözü kamaştırma kuvveti gitmediği müddetçe) ikindi
namazını tehir etmek[5], yatsı namazını
gecenin üçte birine ve gece uyanmaya güveni olan kimsenin vitir namazını
gecenin sonuna tehir etmesi müstehaptır.
5. Ancak gece uyanmaya
güveni olmayan kimsenin vitir namazını uykuya yatmadan önce kılması gerekir[6].
6. Kış günlerinde;
öğle namazını ve akşam namazını acele kılmak, bulutlu günlerde; yatsı ve
ikindi namazını hemen kılmak, diğer üç vaktin namazını (sabah, öğle ve
akşamı) tehir etmek müstehaptır.
7. Namaz kılacak olan
kimse: 1. Güneş batacağı zaman, 2. Güneş tam gök ortasında
(öğle vakti girmezden evvel) iken, 3. Doğacağı zaman;
a. Cenaze namazından, b. Secde'i Tilâveti eda etmekten ve c. Kaza, nafile namaz kılmaktan men olunmuştur [7].
8. Öte yandan kişi, o
günün ikindi namazını kılabilir. Sabah ve ikindi namazlarından sonra, iki
rekât tavaf namazından ve nafile namaz kılmaktan da men olunmuştur[8].
9. Bu vakitlerde geçmiş
namazların kazası, Secde’i Tilâvetin edası ve Cenaze namazı kılmak
yasaklanmıştır.
10.Şafak attıktan sonra (sabahın vaktinde) sabah
namazının sünnetinden başka, akşam namazını kılmadan önce, Cuma veya Bayram
hutbesi vaktinde ve Bayram namazından önce, nafile kılmak yasaklanmıştır [9].
11.Bir vakitte, iki vakit namazını (vaktinde eda
edilen namazların) birleştirerek kılınması yasaklanmıştır. Ancak Arafat’ta,
öğle namazının vaktinde ikindi namazını ve Müzdelife’de, yatsı namazının
vaktinde, akşamla yatsı namazları cem (birleştirmek) edilerek kılınır.
12.Bir kadın, ikindi ve yatsı
namazlarının vaktinde temizlenirse (hayız ve nifastan temizlenme gibi) ancak o
vakitlerin namazlarını kılar.
13.Vaktin sonunda, çocuk baliğ olur ve kâfir
Müslüman olursa, o vaktin farzını kaza ederler, fakat vaktin ahirinde hayız
gören kadın [10] o vaktin namazını kaza etmez.
-------
NAMAZ VAKİTLERİ
[1]. Namaz, İslâm'ın beş temelinden biri olan ve kendine özgü
hareketlerle ve bilinen rükünlerle yapılan ibadettir. Namazın;
· Farz,
· Vacip,
· Sünnet,
· Müstehap,
· Mekruh ve
· Haram gibi kısımları vardır. Burada, önce farz
olan namazlardan ve vakitlerinden bahsedilecektir. Akıl ve baliğ olan her
Müslüman’a beş vakit namaz farz ayındır. İnkâr eden, namazı kılmamayı bir suç
kabul etmeyip, kılanları eğlence ve alaya alan kâfir olur. Zira nassı Kati ile sabittir ve pek çok delillerden
birisi olan Ayet'i
Celiyle'-yi okuyalım: “Şüphesiz namaz Müminler üzerine vakitleri
belli bir farz olmuştur.” Nisa Süresi, âyet: 103.
· Namaz; Hicretten
bir buçuk yıl kadar önce Miraç gecesinde farz kılınmıştır. Miraç'ın ne zaman olduğunda ihtilâf varsa da Miraç mucizesi, Hicretten
1,5 sene önce, Recep ayının 27. Gecesi, Rasûlullah (sav) Mekke’de iken
gerçekleştiği kuvvetle
muhtemeldir. Namaz, Mirac'da farz olduğundan Müslümanların miracıdır ve
ibadetlerin en değerlisidir. Zira Resulü Ekrem Efendimize (S.A.V.)
ibadetin en üstünü sorulduğu zaman; “Vaktinde kılınan namaz” sözü
ile cevap vermiştir.
· Namaz; Kitap, Sünnet, İcma-i Ümmet ve Kıyas-ı Fukahâ olan dört
delil ile farzlığı beyan edilmiştir. Bu delilleri ayrı ayrı izah etmek burada
imkânsızdır. Fakat beş vakit farzın hükmünü bizzat beyan eden Ayet’i Okuyalım: “Namazlara
(Beş vakit namazlara) ve orta namaza (vakitlerinde rükünleri ve şartları ile)
devam edin” Bakara Süresi,
Âyet: 238.
· Hadis'i Şerifte Şöyle Açıklanmıştır: «Muhakkak Allah'ü
Teâlâ (C.C.) her bir gün ve gecede (yani 24 saatte) erkek ve kadın bütün
Müslümanlara beş vakit namazı farz kılmıştır.”
FETVA
Soru: Namazı terk eden
Zeyd'e şer'an ne gibi ceza verilir?
Cevap: Tâzir ve hapis cezası verilir. (ABDURRAHİM)
Beş vakit namaz farzı ayin ve bedenî
ibadetten olduğundan ferdin kendi borcunu ve kulluğunu yapması gerekir. Başka
birinin, yerine yapması ile sorumluluktan kurtulmuş olunamaz. Ancak, Zekât gibi yalnız malî
ibadetlerden ve hem bedenî hem malî olan Hacc ibadetinde, gerektiğinde
zaruretten dolayı başkası vekil olmak suretiyle yerine gönderebilir. Beş vakit
namazda ne asaleten ve ne de vekâleten biri diğerinin görevini hiç bir suret
ve sebeple ödemiş olamaz.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle
buyurdu:
"Çocuk 7 yaşına gelince namaz kılmasını emrediniz. 10 yaşına gelir de kılmazsa dövünüz (ve yataklarını ayırınız.)" (Hadisi: Tirmizî, Ahmed b. Hanbel, Ebu Davut, Dârimî rivayet etmiştir.)
"Çocuk 7 yaşına gelince namaz kılmasını emrediniz. 10 yaşına gelir de kılmazsa dövünüz (ve yataklarını ayırınız.)" (Hadisi: Tirmizî, Ahmed b. Hanbel, Ebu Davut, Dârimî rivayet etmiştir.)
[2]. Vakitler namazın sebebidir. Öyle ise sebep nedir? Sebep: Bir şeyin
varlığından diğer şeyin varlığı ve bir şeyin yokluğundan diğer şeyin yokluğunu
gerekli kılan şeydir. Öğle namazının farzlığına, güneşin zeval vaktine
gelmesinin sebebiyeti gibi şeylerdir.
Binaenaleyh vakitlerinin girmesiyle namazın farz olması sabit
oluyor ve vakit girmedikçe namaz kılınamaz. Her şey vaktinde
yapılmalıdır. Namazları da ancak vakitlerinde yerine getirmek gerekir.
FETVA
Soru: Sabah namazının vakti,
ikinci şafağın doğmasından, güneşin doğmasına kadar sürer mi?
[3]. Güneş, bazı ülkelerde, batar ve kısa bir zaman sonra
doğar. Böyle olan memleketlerde yatsı namazı ve vitir namazının o memleket
halkına farz olup, olmaması hususu İslâm
fakihleri arasında
çeşitli görüşlere sebep olmuştur.
Burada bazı görüşleri nakletmede yarar olduğu
görüldüğünden şöylece özetleyelim:
1. Şemsüleime El Hulvânî: Bu konu kendisinden sorulup, fetva istendiğinde:
Yatsı ve Vitir namazlarının kaza edilmesi gerektiğine fetva veriyor.
2. Şeyhi Kebir Seyfüddin
El-Bekâli: O namazların
onlara farz olmadığına, binaenaleyh kaza lâzım gelmeyeceğine fetva vermesiyle,
onun bu fetvası Hulvâni’ye ulaşınca, Hulvânî: Beş vakit namazdan birini düşüren
kimse tekfir olunmaz mı? Sorusunu soruyor. Şeyh'i
Kebir ona cevaben: Kolları dirseklerinden yahut ayakları topuklarından
kesilmiş bulunan kimse hakkında abdestin farzlarından dördüncüyü imkân olmadığı
için, üç olduğu gibi beşinci namazda onun vaktini bulamayan memleket
ahalisinden düşer, diyor ve Hulvânî de bunu güzel görüyor ve bu konuda
Şeyh’i Kebir
Bakâli'ye katılıyor.
(NİMETÜL İSLÂM)
İLGİLİ FETVA
Soru: Kuzey ve güney
kutuplarda bulunan yerlerde gecelerin kısa olduğu zamanlarda akşam namazının
vaktinin şafağı batmadan sabah namazının vakti giriyor, yatsı ve vitir
namazının vakti bulunmayan bu ülkelerde yaşayan Müslümanlara yatsı ve vitir
namazı vacip olur mu?
Cevap: Olmaz. (Fetavayi Netice)
- Fakat namazın vacip olmasına,
vakitten başka sebebin bulunması ihtimali olduğundan, bazı fıkıhçılar,
vaktin bulunmamasında dahi yatsı ve vitir namazı vacip olur, diyerek böyle
memleketlerde eda niyetiyle kılınmasına görüşüne sahiptirler.
[4]. Zira biraz aydınlığa
tehir edilince cemaatin çoğalması ve faziletin artmasına neden olunur. Peygamberimiz (S.A.V.) buyurmuştur
ki; “Sabah Namazını aydınlatın, zira ecri büyüktür.”
FETVA
Soru: Müzdelife’de
namaz kılan hacılardan başkalarının, sabah namazını vaktin evvelinde mi
kılmaları efdaldır, gerekirse iade kabil olacak mertebede vaktin
sonuna tehir edip kılmak mı efdaldır?
Cevap: İade kabil olacak mertebe tehiri
efdaldır. (Fetavayi
Behce)
[5]. İkindi namazını güneş renk
değiştirinceye kadar tehir etmek, ileride uzunca izah edileceği gibi
keraheti tahrime (harama yakın kerâhat) ile mekruhtur.
a. İkindi namazını,
güneşin eğilip renk değiştirmesine kadar,
b. Yatsı namazını, gecenin
yarısından sonrasına,
c. Akşam namazını,
yıldızların çoğalmasına kadar tehir etmekte keraheti tahrime ile mekruhtur. (DÂMAD)
·
[6] Bu hususu Resul’ü
Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şöyle zikrediyor:
“Bir kimse gecenin sonunda kalkmaktan korkarsa
yatmadan vitir namazını kılsın, gecenin sonunda uyanma umudu olan kimse de
gecenin sonunda vitir namazını kılsın.”
- Yatsı ve teravihi, gecenin
yarısına ve bilhassa teravihi gecenin ahirine kadar tehir etmek kış
günlerinde olabilir. Yaz günlerinde geceler kısa olduğundan acele etmek
müstehaptır.
[7]. Bu üç vakitte, vakitlerin
girmesinden önce üzerinde borç olan farz ve vaciplerin eda ve kaza
edildiğinde hiç biri sahih olmaz. Yani:
a. Güneş doğarken,
b. İstiva (Güneş tam ortaya gelip
zeval vakti girdiği) halinde iken,
c. Güneş sararıp batmak üzere iken.
· Daha önce geçirdiği kaza namazlarını, nezir ve nafile namazlarını, Secde’i Şükrü, bu vakitlerden
önce okuduğu Secde'i Tilâvet'i ve bu vakitler girmezden evvel
hazırlanan cenaze namazını kılmak yasaktır.
- Ancak bu vakitlerde okunan
Secde'i Tilâvet ve hazırlanan cenaze namazını kılmak herâhatsız caizdir.
- Bu vakitlerden önce secde
ayeti okunur ve cenaze hazırlanır, bu vakitler girdiğinde de eda edilirse,
kerâhatla beraber caiz olduğu da zikredilmiştir.
Zira Ukbe Bin Âmir (R.A.)
Hazretlerinin naklettiği şu mealdeki Hadisi Şerif bu gerçeği beyan ediyor:
“Rasûlullah (S.A.V.) Efendimiz hazretleri bizi
üç vakitte namaz kılmaktan ve ölülerimizi gömmekten nehy etti.”
- Bazı kimseler; ikindi namazından
sonra ve şafak attıktan sonra da kaza namazları kılınmaz zannediyorlar.
Hayır, ikindiden sonra güneş sararıp
batıncaya kadar ve şafaktan
sonra güneş doğacağı zamana kadar kaza namazları kılınabilir.
FETVA
Soru: Güneş doğarken, tam
ortatada iken ve batarkenki vakitlerden başka vakitlerde geçmiş namazların
kasası caiz olur mu?
Cevap: Olur. (ABDURRAHİM)
Soru: İkindi
namazı kılındıktan sonra, güneşin sararması vaktine
kadar geçmiş namazların kaza olunmasında kerâhat
var mıdır?
[8]. Yani sabah namazını ve
ikindi namazını kılan kimselere bu namazları
kıldıktan sonra iki rekât Kâbeyi tavaf
namazı ve nafile namaz kılmak yasak edilmiştir. Ancak:
a. Hidâye,
b. Fethul-Kadir,
c. Selâmet Yollarında,
d. Bir Hadisi Şerifte: Tavaf namazı, bu vakitlerde caiz olduğu beyan edilmiştir.
[9]. Şafak
atar, sabah namazının vakti girerse, yukarıda izah edildiği
gibi kaza namazları kılınabilirse de sabah namazının iki rekât sünnetinden
başka nafile namaz kılmak mekruhtur. Yani bu vakitte nafile namaz kılanın
günahı sevabından büyüktür. Binaenaleyh zararın terk edilmesi elbette iyi ve
önemlidir.
· Akşam namazından önce nafile namaz kılmanın
yasaklığı: Nafile ile meşgul olurken akşam namazının vakti daralıyor ve farz
nafile için tehir ediliyor. Olmasındandır.
· Akşam namazından evvel nafile namaz kılmak
mekruhtur.
· İdrar, büyük abdest ve yellenmeyi bahane
ederek namaz kılmak, yemek sofrası hazırlandığı anda namaza durmak mekruhtur.
· Kerahet olan vakitlerde (sabah namazından
sonra) Salâvat’ı Şerife okumak, duâ ve tesbih etmek, Kuran’ı Kerim okumaktan
efdaldır. (DÜRRÜ MUHTAR)
İLGİLİ FETVALAR
Soru: Bir mescidin
pencereleri karşısında kabirler olsa, o mescitte namaz kılmakta kerahet var
mı?
Cevap: Yoktur. (Fetavayi Ali Efendi)
Soru: Zeyd, Amr'in evini,
(dükkânını vesaire..) gasbederek alıp içinde otursa, Amr'in rızası olmaksızın
Zeyd'in o evde namaz kılması mekruh mudur?
Cevap: Mekruhtur. (ALİ EFENDİ)
- Bu fetvanın hükmü gereğince:
Ev, dükkân, han, hamam vesaire de mülk sahibinin rızası olmadan ticaret
yapan ve namaz kılanların namazları kerâhat olmuş oluyor.
Soru: Zeyd, ipekli elbise
ile namaz kılsa namazı fasit olur mu?
Cevap: Olmaz. Mekruhtur. (Fetavayi
Ali Efendi)
Soru: Zeyd, ipek elbise
giyip namaz kılsa, caiz olur mu?
Cevap: Olur.
Soru: Bu surette Zeyd'in
ipekli elbise ile kıldığı namazda kerâhat var mıdır?
Cevap: Vardır.
Soru: Zeyd'in ipekli elbise ile kıldığı
namazı yenilemesi gerekir mi?
[10]. Zira
namazın edasının hitabı, vaktin
sonundadır. Vaktin ahirinde hayız gören kadından namazın
edası sükût ettiğinden kazası da gerekmez.
-------
BİLGİ
İmam Azam
Ebû Hanife’ye Göre
Öğle
Namazının Vakti
Zeval vaktinden yani güneşin tepe noktasını
geçip batıya doğru kaymasından itibaren başlar ve güneş tam tepedeyken eşyanın
yere düşen gölge uzunluğu (fey-i zeval) hariç, her şeyin gölgesi kendisinin iki
misline ulaşacağı zamana kadar devam eder. Bu zamana "asr-ı sânî"
denir. Ebû Yusuf, Muhammed (RA)
ve diğer üç Mezhep İmamına göre ise: Öğle
namazının vakti; zeval vaktinden, her şeyin gölgesi, (fey-i zevâl hariç),
kendisinin bir misline ulaştığı ana kadardır. Her şeyin gölgesi, (fey-i zeval
hariç) kendisinin bir misline çıktığı zaman, öğle namazının vakti çıkmış,
ikindi namazının vakti başlamış olur.
KAYNAK: Kur'an Sitesi — akn)
· Sabah namazının vakti imsak ile girer, güneşin
doğması ile biter.
· Ancak, Hanefilere göre hafif ışıyıncaya kadar
bırakmak, Şafilere göre ise erken, karanlık iken kılmak faziletlidir.
· Hanefi Mezhebinde sabah namazının geç
kılınması daha faziletli olduğu için, beklemeli, imsakten hemen sonra
kılmamalıdır.
· İmsak girer girmez de namaz kılınabilir. Ezanı
beklemek şart değildir.
· Tam namaz kılarken ve namaz bitmeden güneş
doğarsa; Hanefilere göre; namaz bozulur. Kerahet vakti çıktıktan sonra yeniden
kılmak gerekir.
· Zamanında sabah namazını kılamayan bir kişi,
güneş doğduktan ve kerahet vakti çıktıktan sonra öğle namazı girmeden kılarsa,
sünneti ve farzını kaza eder.
-------
EL İHTİYAR
Namaz vakitleri
a) Sabah namazının vakti: Fecrin doğmasından güneşin doğmasına kadar olan zamandır.
b) Öğlenin vakti: Güneşin zevalinden itibaren (fey-i zevalden başka) her
şeyin gölgesi kendisinin iki misline (S.M.F - İmam Şafi, Ebu Yusuf ve İmam Muhammed
Hazretleri bu görüşe karşıdırlar) ulaştığı zamana kadar devam eder.
c) ikindinin vakti: İhtilaflı olarak öğle vaktinin çıkması ile başlar ve
güneşin batacağı ana kadar devam eder.
d) Güneş batınca akşam namazının vakti girer ve şafak
kayboluncaya kadar sürer.
e) Akşam vaktinin bitimi ile yatsı namazı vakti başlar ve ikinci fecrin
doğumuna kadar devam eder. Vitir namazı da yatsı namazının vaktinde kılınır.
(Ancak yatsı namazının önce kılınması emir olunmuştur).
-------
EL İHTİYAR
Namaz Kılmak Müstehap Olan Vakitler
a) Sabah namazının güneş doğmadan önce, ortalığın iyice
aydınlandığı zamanda kılınması (F - İmam Şafi Hazretlerine göre, Sabah Namazını erken kılmak) müstehaptır.
b) Öğle namazını, yazın havanın biraz serinlemesine kadar
tehir etmek, kışın da ilk vakitlerde kılmak müstehaptır.
c) İkindinin, güneşin değişmesine (gözleri kamaştıramaz
duruma gelmesine) kadar geciktirilmesi, akşam namazında da erken davranılması
daha iyidir.
d) Yatsı namazını, gecenin üçte birine kadar geciktirmek
müstehaptır. Vitir namazının, gecenin sonuna bırakılması daha iyi olur. Fakat
gecenin sonunda uyanacağına güvenemiyorsa, önceden kılınması gerekir.
e) Bulutlu, sisli havalarda; Sabah, Öğle ve Akşam
namazlarının geciktirilmesi, ikindi ve yatsının ise hemen kılınmaları müstehap
olur.
-------
EL İHTİYAR
Namaz Kılmak Caiz Olmayan Vakitler
1 - Güneş doğarken, batarken ve zeval vaktinde namaz kılmak,
tilâvet secdesi yapmak (F), cenaze namazını kılmak (F) caiz olmaz. Şu kadar var
ki, o günün ikindi namazı güneş batarken de kılınabilir.
2 - Sabah namazını kıldıktan sonra güneşin doğuşuna kadar,
ikindi namazından sonra (F) güneşin batışına kadar ve fecir doğduktan sonra
(Sabah namazının iki rekâtından başka) nafile namaz kılınmaz.
3. Akşam ve Bayram namazlarından önce de nafile namaz
(F) kılınmaz. Cuma günü imam hutbeye çıktığı zamanda da sünnet kılınmaz.
4 - İki namaz, ne yolculukta ne de hazarda tek bir vakit
içinde birleştirilemez (F). Arafat'ta öğle ile ikindinin, Müzdelife'de akşam
ile yatsının beraber kılınması bu hükmün dışındadır.
-------
MÜSNED –
İMAM EBU HANİFE
Yüksek Dereceli Amel ve Vakitleri
1. Cabir'den Şöyle Rivayet Edildi:
Peygamber'e (SAS) soruldu:
“En yüksek dereceli amel hangisidir?”
“Vakti gelince kılınan namazdır.”
buyurdular.
2. İbn Ömer'in Şöyle Dediği Rivayet Edildi:
Peygamber (SAS) buyurdu ki: “Sabah namazını
tanyeri iyice ağarmağa başladığı zamanda kılınız. Çünkü bu vakitte kılmakta en
büyük sevap vardır.”
3. Ebû Saîd'in Şöyle Dediği Rivayet Edildi:
Peygamber (SAS) buyurdu ki: “Sabah namazından
sonra güneş doğuncaya, İkindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar hiç bir
namaz kılınmaz. Şu iki günde: Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı günlerinde
oruç tutulmaz. Mescidler arasında yalnız üç tanesi için
yolculuk yapılır. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve Mescidim (Medîdeki)’dir. Ve
kadın, en az iki günlük bir yolculuğu, ancak kendisine nikâh düşmeyen bir
erkekle yapabilir.”
4. İbn Abbas’ın Rivayetine Göre Hz. Peygamber
Şöyle Buyurdu:
“ Sabah ve Yatsı namazlarını imama
uyarak kılan bir kimse iki şeyden arınır: Ara bozukluğundan ve Allah’a eş koşmadan.”
5. Humrân'ın Şöyle Dediği Rivayet Edildi:
İbn Ömer, nerede görülürse, Humrân da onun
yanında bulunurdu. Günlerden birinde İbn
Ömer:
“Hurman, dedi, bizimle birlikte olmak için
gösterdiğin çaba ile ancak kendine manevî bir kazanç sağlamak istediğini
sezmekteyim.” deyince;
Humrân:
“ Evet, öyledir, ey Ebû
Abdurrahmân,” diye karşılık verdi.
Bunun üzerine İbn Ömer Şöyle Konuştu:
“İki huy var ki… Evet, sana bunları (iki huyu)
kendim yasak ediyorum ve bir iyi huy için de öğüt veriyorum, çünkü bunu, Peygamber'in
de (SAS) emrettiğini kendisinden duydum.”
Humrân: “Ebu Abdurrahmân! Nedir bu üç huy?” diye
sordu.
O da cevap verdi:
a. “Ölümün geldiğinde, üzerinde kimsenin borcu kalmasın.
Ancak ödenmesi için karşılığını bıraktığın borç olursa başka.
b. Gereğince amel etmediğin bir ayeti, gösteriş için
işittirmeğe çalışma. Çünkü sen nasıl böyle yaptınsa, kıyamet günü de aynı şey
sana uygulanarak cezalandırılırsın. Allah, kişiye, ancak hak ettiği cezayı
verir.
c. Peygamber'in
(Salât ve Selâm O'na) bana emrettiği gibi benim de sana emredeceğim şeye
gelince, o da Sabahın iki rekât namazıdır ki sakın bırakmayasın.
6. Büreyde’den
Şöyle Dediği Rivayet Edildi:
Peygamber (Salât ve Selâm Ona) buyurdu ki:
“İkindi namazını vakti girer girmez kılınız.”
Bir Rivayette, Büreyde, Hz. Peygamber'in Şöyle
Dediğini Rivayet Etti:
“ Hava kapalı olduğu gün, İkindi namazını
vakti girer girmez kılınız. Gerçek olan şudur ki; İkindi namazını, güneş
batıncaya kadar kılamayıp kaçıran kimsenin ameli neticesiz kalır.”
7. İbn
Büreyde’nin Şöyle Dediği Rivayet Edildi:
Peygamber (Salât ve Selâm
Üzerine) buyurdu ki: “ İkindi namazının vaktini geçiren
kimse ailesinden ve malından kayba uğramış gibidir.”
-------
NURUL İZAH
Namazın
Doğru
Olabilmesi İçin Uyulması Gerekenler
Şürunbilali Ve Ebul Zeyd El Şibli, Nurul İzah İsimli Eserlerinde Namazın Doğruluğunu
Ve Namazda Huşunun Olabilmesini Aşağıdaki Şartlarla Açıklamaktadırlar.
1. Abdestli olmak ve yıkanmayı gerektiren
şeylerden uzak durmak.
2. Ayakların, ellerin ve
alnın temas edeceği yerlere varıncaya kadar namaz kılanın vücudunun,
elbisesinin ve namaz kılacağı yerin göz yumulmayacak pislikten arınmış
olmasıdır – ki en doğrusu da budur.
3. Avret yerlerinin kapatılması
(elbisenin yakasından ve eteğinin altından ayıp yerin görünmesinin zararı
yoktur) gerekir.
4. Kıbleye dönmek. (Mekke’de olup da
Kâbe’yi görenlerin Kâbe’nin kendisine, Kâbe’yi göremeyenlerin Kâbe
istikametine yönelmeleri, farzdır ve - doğrusu da budur.
5. Namaz vakitinin girmesi.
6. Namaz Vakitinin girdiğine inanmak.
7. Niyet etmek.
8. Ara vermeden tahrîme (namaza
başlama, iftitah) tekbiri almak.
9. İftitah tekbirini rükûya
eğilmeden ayakta iken almak.
10. Niyeti, iftitah
tekbirinden sonraya bırakmamak.
11. Tekbiri kendi duyabileceği bir sesle söylemek (en doğrusu
da budur).
12. İmamla kılanların, imama uymaya niyet etmeleri.
13. Nafilelerin dışındaki namazlarda ayakta durmak.
14. Farz namazların iki rekâtında, nafile namazların ve vitir
namazının her rekâtında, bir ayet dahi olsa okumak, (namazın doğru olabilmesi
için Kuran’dan herhangi bir şey tayin ve tespit edilmez.)
15. İmama uyanlar okumazlar,
aksine okunanı dikkatle dinlerler. Okunduğu takdirde tahrîmen mekruh olur.
16. Rükû etmek.
17. Secde, sert ve üzerinde alnın sabit kalacağı bir yere,
secde mahallinin temiz olması şartıyla, elbisenin herhangi bir tarafına da
olsa, secde etmek. (Burnun sert yerini alınla birlikte secdeye koymak vaciptir,
alnın secdeye konulmasına mâni bir özür bulunmadığı halde sadece burunla secde
etmek doğru değildir - en doğrusu da budur.
18. Secde, yeri ayakların konulduğu yerden yarım zirâ (25 cm )'dan daha yüksek
olursa yapılan secdeler caiz olmaz. Ancak sıkışıklıktan dolayı kendi kıldığı
namazın aynısını kılan bir başka kimsenin sırtına secde etmek caizdir.
19. Secdede, hem ellerin, hem dizlerin, hem de ayak
parmaklarının bir kısmının yere konulması gerekir. Secde durumunda ayak parmaklarından
bir kısmının yere konulması (ayağın üst kısmının konulması) yeterli değildir. —
Doğrusu da budur-.
20. Rükûya secdeden önce varmak.
21. İki secde arasında hemen hemen oturma durumuna gelinceye
kadar doğrulmak. (ki, en doğrusu da budur).
22. Ve tekrar ikinci secdeye gitmek.
23. Namazın sonunda teşehhüt miktarı (ettahiyyâtüyü okuyacak kadar) oturmak.
24. Son oturuşu, namazın diğer rükünlerinden sonra yapmak.
25. Gerek rükünleri ve
gerekse son oturuşu uyanık iken yerine getirmek.
26. Namazın farzlarını ve
sünnetlerini birbirinden ayırt edecek şekilde namazın keyfiyetini bilmek.
27. Kılınan farz namazın nafile sayılmaması için bunun farz
olduğuna inanmak.
-------
MÜLTEKA
Namazın
Şartları [1]
Namazın Dışında Olan Şartlarına: Namazın
Farzları,
Namazın İçinde Olan Şartlarına da: Namazın
Rükünleri denir.
Mülteka Yazarına göre, namazın farzı: Dört, Rüknü ise: Altıdır.
FARZI
Namaz kılan kimsenin,
1. Bedeni, elbisesi,
namaz kıldığı mekânın [2] necasetten temiz olması (hadesten taharet-Necasetten
taharet),
1. AVRET
a. Erkeğin avret yeri,
göbeğinin altından diz kapağının altına kadar olan yeridir.
b. Cariyenin avret yeri,
erkek gibidir, ancak erkeklerden fazla olarak karınları, göğüsleri de dâhil ve
arkaları da avrettir[6].
c. Hür kadının, bedeninin
her tarafı avrettir. Ancak elleri, yüzleri ve bir rivayette ayakları avret
değildir.
d. Avret yeri olan bir
azanın dörtte biri (1/4) açılırsa, namazın cevazına mani olur. O azalar: Karın,
baldır, bacak ve sarkan saçları, erkeğin tenasül uzvu, yalnız iki husye (yumurtalar)
ve tek başına dübürün halkası gibi (vücut parçaları) birer azadır [7].
e. Ebû Yusuf’a göre;
azanın çoğunluğunun açılması, namazın vacip olma şartına engeldir, yani namazı
geçersiz kılar.
f. Azanın yarısı
açılırsa; Ebû Yusuf’tan iki rivayet vardır.
2. NECASET
g. Necaseti giderecek
şeyi (su ve emsali gibi şeyleri) bulamayan kimse, necasetle namazı kılar ve
iade etmez[8].
h. Eğer dörtte biri (1/4)
temiz olan elbiseyi bulduğu halde çıplak namazı kılarsa, o namaz geçerli
olmaz [9].
i. Elbisenin dörtte
birinden azı temiz olursa, istediği şekilde yani çıplak veya o elbise ile
kılar. Efdal olan, dörtte birinden azı temiz olan elbise ile kılar. İmam Muhammed'e göre; O elbise
ile kılması lâzımdır.
j. Namaz kılacak kimse;
avret yerini örtecek bir şey bulamaz, ayakta rükû ve secde ile namazı kılarsa,
caizdir. Ancak efdal olanı oturarak ima ile kılmaktır [10].
3. KIBLE
k. Mekke’de olan kimsenin
kıblesi Kâbe’nin kendisidir. Kâbe’den uzak olan kimsenin kıblesi, Kâbe
yönüdür. Kıbleyi bilemez ve soracak kimse de bulamazsa, araştırır ve namazı
kılar.
l. Eğer namazı kıldıktan
sonra hatasını (kıble tarafa dönmediğini) bilirse namazı iade etmez. Fakat
hatasını namazın içinde bilirse (derhal namaz içinde) Kıbleye döner ve
kalanına devam eder ve namazını tamamlar. Yine kendi kanaati değişirse
böyledir. Namazı kıldıktan sonra kanaati değişirse namazı yeniden kılmaz.
Namaz içinde değişirse derhal döner ve kalanına devam eder.
m. Araştırmadan namaza başlarsa Kıbleye isabet
etse dahi caiz değildir.
n. İmam Ebû Yusuf’a göre;
isabet ederse caizdir.
o. Cemaat, karanlık bir
gecede, Kıble yönünü araştırıp namaza dursalar ama imamlarının yönünü bilmezlerse,
imamdan ileriye geçmeyenin namazı geçerlidir.İmama muhalefet edenin yani imamı geçenin namazı geçersizdir.
4. NİYET
r. İmam ve cemaat,
kalbinin kastettiği niyetini iftitah tekbiri ile beraber namaza bitiştirir ve
kalbindeki niyetini dili ile söylerse güzel olur. Böyle yapmak efdaldır [12].
s. Sahih olan rivayette, teravih, sünnet ve nafile namazlar
için mutlak niyeti (bunlardan birini belirtmeden mutlaka bir namaza niyet
etmek) yeterli olur.
ş. Farz namazlar için
niyet belirtmek şarttır. Meselâ ikindi namazının farzı gibi.
t. İmama uyan, namaza niyet ettiği gibi, namazının imamına da
niyet eder.
u. Kişi, cenaze namazında
da; Allah (C.C.) için namaza, meyyit için duaya niyet eder.
-------
MÜLTEKA ŞERHİ
Namazın Şartları
[1]. Şart: Lügatte, kayıt ve
yerine getirilmesi gerekli olan şey manasınadır. Şer'i Istılahta; bir şeyin vücudu onun varlığına bağlıdır. Meselâ; Namazın
bir insana farz olmasının şartı o insanın Müslüman olmasına bağlıdır. Namazı
kılabilmenin sahih olmasının şartı da, metinde zikredilen, şartların
mutlaka bulunması şarttır. Bulunma imkânı varken şarta
riayet etmeden kılınan namazlar kabul olunmadığı gibi ayrıca vebali de
vardır. Bu
gerçek Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılıyor:
“Fakat o namaz kılanların vay haline!
Ki onlar namazlarında (vaktine ve şartlarına riayet etmeyerek namaz
kılanlar) yanılmaktadırlar.” Maun Süresi, Âyet: 4, 5.
[2]. Kuru necaset üzerine
serilen örtünün altı görülecek derecede ince olur, kokusu olan necasete göre
koku duyulursa, üzerinde namaz kılmak caiz olmaz. Serilen şey setruavret
olmaya lâyık olursa, yani onun giyildiğinde vücut görünmez ve necasetin üstüne
serildiği zaman kokusu duyulmazsa, üzerinde kılınan namaz geçerlidir.
. Yaş pislik üzerine kese
ve kaim olmayan şeyi iki kat edip veyahut necaseti toprak ile örtüp keçe ve
iki kat yapılan sergi serildiğinde kokusu duyulmazsa namaz geçerli olur.
(NÎMETÜL İSLÂM)
FETVA
Soru: Namaz kılınan mekân
(seccade vesaire) temiz olduğu halde hamamın içinde namaz kılmak kerahetsiz
caiz olur mu?
Cevap: Olur. (Fetva Îbni Nüceym)
[3]. Setri Avret de namazın şart ve
farzlarındandır. Kur'an-ı
Kerim bu hakikati şöyle beyan ediyor: «Ey âdem
oğulları, mescide her girişinizde (Her namaz ve tavaf için) ziynetinizi
alın (Avret yerlerinizi örtmek için elbiselerinizi giyin)» Araf
süresi, âyet: 31.
[4]. Kudret ve imkân olduğu zaman namaz
kılacak Müslüman’ın Kıble yönüne dönmesi şafttır ve bu şart Kur'an-ı Kerimde şöyle
zikrediliyor: «Şimdi seni herhalde hoşnut olacağın bir Kıbleye
döndürüyoruz. Namazda yüzünü artık Mescid'i Haram tarafına (Kâbe yönüne)
çevir» Bakara Suresi, Ayet: 144.
FETVA
Soru: Kıbleyi bildiği itimat
edilmeyen kimselerin yaptıkları mihraplara itibar olunur mu?
Cevap: Olunmaz. (FETEVAYI
BEHCE)
[5]. Her amelin temeli;
başlanılması için önce bir karar ve kasda bağlıdır. Binaenaleyh namaz da
Müslüman’ın en başta gelen bir vazifesi olduğundan, namaza başlamadan
önce niyet etmesi şarttır. Resul’ü
Ekrem Efendimiz (S.A.V.): “Ameller
ancak niyetledir” mealindeki
meşhur sözü bu hakikati net olarak ifade etmektedir.
Kur'an-ı Kerim’de: “Hâlbuki onlar Allah
(C.C.)’ı birleyen bir hakperest olarak, dini yalnız Allah’a halis kılıp, yalnız
Allah’a ibadet etmeleri, namazı dürüst kılmaları ve zekâtı vermelerinden
başkasıyla emrolunmamışlardır. İşte en doğru din budur.” Beyyine
Suresi: 5.
Namazda niyetin, iftitâh tekbirinden önce
olması şarttır. Aksi takdirde namaz
olmaz.
FETVA
Soru: Zeyd, niyet etmeden
namaza başlayıp sonra niyet etse caiz olur mu?
[6]. Erkek veya kadın, namaz kılabilmek için avret yerlerini
örtmeye bütün gayretlerini sarf etmeleri şarttır. Erkeklere ipekli giymek haram
olduğundan, ipek elbiseden başka elbise bulamazsa onunla, ot örtünerek, ya da
çamurun içine oturup avret yerini örterek namaz kılmalıdırlar.
· Başka elbiseler varken erkeğin ipek elbise ile
namaz kılması keraheti tahrime ile mekruhtur.
· Parmağında altın yüzükle namaz kılan erkeğin
namazı da mekruhtur.
· Giyilen elbise dar olsa da avret azaları belli
olmaz ise namaza engel değildir.
· Fakat ince olur altı görünürse namaza
engeldir. Yani namaz caiz olmaz.
· Setri avret, hem halikın hakkıdır ve hem
mahlûkun hakkıdır. Binaenaleyh kendinden başka kimse olmadığında bile yalnız
başına yıkanmak, idrar ve büyük abdest yapmak gibi sahih garazlar olmadıkça avret yerini örtmesi her
Müslüman’a vaciptir.
· Gecenin karanlığında dahi tek başına namazını
kılan Müslümanların avret yerlerini örtmeleri şarttır.
[7]. Yukarıdaki sayılan azalar doğrultusunda
zamanımızda ibadet yapıyoruz diye kendilerini aldatan kadınlardan söz
edersek:
· Musannif merhum, metinde erkeklerin
avret yeri hakkında izah getirdi. Bu izah İslâm’ın gerçek görüşüdür. Bedeninin
tamamı (başından sallanan saçlarını dahi) avret olarak vasıflandırdı. Şu halde
kadının topuğundan diz kapağına kadar olan yeri avrettir ve bir azadır. Bu
azasının dörtte biri açık olarak namaza durursa şart yerine getirilmediğinden
namazı namaz değildir. Namazda avret yerinden bazı yerler açılır ve bir rükün
eda edecek kadar açık olursa namazı geçersizdir.
· Bu İslâmî hükümler çerçevesinde, zamanımızın
birçok kadınlarının namazları İslâm'ın şartlarına
uymamaktadır.
[8]. Zira her şey kudret nispetindedir. Böylece necaseti giderecek
su ve emsali taharet yapılan şeyleri bulamaz ve namazını o necasetle kılarsa,
namazı kıldıktan sonra necaseti
giderecek şeyi bulsa hatta namaz vakti müsait olsa dahi iade etmez.
VETVA
Soru: Zeyd, elbisesinde namaza engel pislik gördü. Pisliğin ne
zaman bulaştığını bilemedi. O elbiseyi giydiği vakitten itibaren kıldığı
namazları iade edecek mi?
Cevap: Etmeyecek. (Fetva Îbni Nüceym)
[9]. Zaruret zamanlarında dörtte biri temiz olan her şey kül
kâim olur, binaenaleyh bu elbisenin her tarafı temizmiş gibi giyilerek namaz
kılmak lâzımdır. Aksi takdirde namaz caiz
olmaz.
FETVA
Soru: Şarap içen, haram yiyen ve bunun gibi günahları işleyen
kimsenin, şartlarına uyarak kıldığı namaz ve diğer ibadetler şer'an olur mu ve
o kimse ibadetin sevabına nail olur
mu?
Cevap: Olur.
Soru: Bu şekilde yapılan ibadetler, Allah’ın nazarında
makbuldür, diye hükmolunur mu?
Cevap: Muhtar olan (geçerli olan görüş), hükmolunmaktadır. (FETAVAYI BEHCE)
· Fakat işlediği haram ve günahların vebal ve
cezası da büyüktür. Onların da cezasını çeker.
[10]. Zira oturarak kılmakta avret yerinin örtülmesi vardır,
avret yerini örtmek, hem namazın hakkı ve hem insanların hakkı olduğu için
vaciptir. Rükû ve secde ise ancak namazın hakkı olduğu için farz olmuşlardır.
· Çıplak namaz kılacak insanın oturarak kılma
şekli ise şöyledir: Ayaklarını, Kıble yönüne uzatır ve ima ile yani kafası ile
namazı kılar. Şayet çıplak Müslüman ot vesaire ile avret yerini örtebilecek
şekilde bir şeyler bulabilirse örtmesi de vaciptir.
· Her ne suretle olursa olsun, sağ olan ve
kafasını kımıldatabilecek kadar sıhhat ve imkâna sahip olan her Müslüman
İslâmın beyan ettiği bu imkânları düşünmeli ve Yüce Allah'a (C.C.) sonsuz
şükür görevini yerine getirmek için beş vakit namazını kılmalıdır.
· Zira namazı terk etmek için hiç bir sebep yok,
her türlü imkânlar beyan edilmiştir. Hz. Allah (C.C.), bu hükümler karşısında
bütün imkânlara sahip olduğu halde, Rahman’a secde etmeyip Müslümanlığı ile
övünenleri ıslah etsin.
[11]. Yani, kıble yönüne dönmeye güç yetiremeyecek kadar aciz
olan kimselerin kıblesi, dönebildiği taraftır.
Bu acizlik;
a. İster hastalıktan,
b. İster vasıtadan inmeye güç
yetiremeden,
c. İster yerin çamur
oluşundan… Kıbleye dönemeyenin Kıblesi dönebildiği yöndür.
· Bu gibi hallerde, yolculuk ve emsali şeylerde
de aynı şekilde kılınır. Böyle yapılması gerektiğini Kur’an-ı Kerimde Cenabı Hâk
(C.C.) emrediyor: “Bununla birlikte doğu da Allah’ın batı da… Nereye
dönerseniz orada Allah (C.C.)’ın
huzuruna duracak yön vardır. Şüphesiz ki Allah’ın rahmeti geniş, ilmi
sonsuzdur. ” Bakara Sûresi, Âyet: 115.
· Â’ma bir kimse; Kıble yönünden
başka yöne durarak, bir rekât kıldıktan sonra biri gelip onu Kıbleye
doğrultsa;
a. Eğer namazdan
önce, kıbleyi soracak kimseyi bulamadı ise namazı sahihtir.
b. Ve eğer soracak kimse
bulup da sormadan durmuş ise, namazı sahih değildir. (NÎMETÜL İSLÂM)
c. Niyet hakkında
yukarıda bazı hükümler beyan edildi ise de, burada birkaç hüküm hatırlamakta
fayda mülâhaza olunmuştur.
· Sahih olan niyetin, mutlaka iftitâh (namaza
başlama tekbiri) tekbirine birleştirilmiş olması gerekir ve niyetle iftitâh
tekbirinin arasında namaza engel bir amel işlememek şarttır.
· Namazın içinde yemek, içmek ve dünya kelâmı
konuşmak gibi şeyler namazı yok eder.
· Bu gibi hareketler niyetten sonra yapılırsa,
namazın niyetinin sıhhati bozulduğundan namaza girilmiş olunmaz. Dolayısıyla bu
namaz da yok hükmündedir.
· Niyeti tekbire yakın yapmak ve arada başka bir
şeyle meşgul olmamak gerekir.
· Niyet, kalp ile olur, dil ile olması
ancak vesveseli kimseler içindir.
[12]. Yani cemaat, namaza
niyet ettiği gibi, ayrıca imama uymaya da niyet eder. Meselâ; Şu
imama uyarak bugünün ikindi namazına niyet ettim, gibi.
[13]. “İki rek’at sabah
namazının farzını imama uyarak kılmaya niyet ettim.” Cümlesinde “iki rek’at”
kelimeleri fazlalıktır. Söylenmese de olur.
-------
MÜLTEKA
Namazın Rükünleri
Namazın Dışında Olan Şartlarına: Namazın
Farzı,
Namazın İçinde Olan Şartlarına da: Namazın
Rükünleri denir.
Mülteka Yazarına göre, namazın farzı: Dört, Rüknü ise: Altıdır.
Namazın Rükünleri (Namazın İçindeki Farzları)
4. Eğilmek (Rükû')
6. Namazın sonunda
teşehhüt miktarı (et – tahıyyatü’yü okuyacak kadar)
· İşte bunların hepsi namazın rükünleri (namazın
esasları ve farzları)’dır.
· Namaz kılan kişinin kendi arzusu ile namazdan
çıkması (İmam Azam'a göre) farzdır. İmameyn için muhalefet vardır.
Namazın Rükünleri (Ana
Temelleri)
· Fakat İftitâh tekbirinin namazın şartlarından
olmasında ihtilâf vardır.
· İmam'ı Âzam ve Ebû Yûsuf (RA)’a göre: İftitâh tekbiri
namazın şartındandır(Yani dışındaki farzlarındandır).
· İmam'ı Muhammed'e göre: Rüknündendir. (Yani
Namazın içindeki farzındandır).
· Fetvanın şeyhaynde olduğunu göstermek için
burada (namazın rükünleri konusunda) anlatıldığı gibi, hükmünü beyan etmiş oluyor.
· İftitâh tekbirinin ayakta bitmesi de şarttır.
Eğer rükû da biterse, kişi namaza girmiş sayılmaz.
FETVALAR
Soru: İftitâh Tekbiri
namazın şartlarından mıdır, yoksa rükünlerinden midir?
Cevap: Şartlarındandır.
(FETAVAYI BEHCE)
Soru: Zeyd, mescide
girdiğinde, imam rükûdaydı. Zeyd namaza başladı ama İftitâh tekbirini ayakta
iken değil de rükû halinde aldı. Zeyd'in namaza başlaması sahih olur mu?
Cevap: Olmaz. (FETAVAYI
BEHCE)
· Bu konu önemlidir. Zira bazı kimseler,
İftitâh Tekbirini rükûda bitiriyorlar. Böyle olunca namaz sahih olmaz.
[2].
Buradaki kıyamın (ayakta
durmanın, dikilmenin) farzlığı, farz namazlar içindir. Yoksa nafile namazlarda oturarak kılmak
caizdir, kıyamın farzlığı şöyle bayan edilmiştir. “…Allah'ın (C.C.)’ın huzurunda huşu ve
tadatla divan durun.” Bakara Suresi, Ayet: 238.
Ayakta durmaya kudreti olduğu halde farz
namazlarını oturduğu yerden kılan kimsenin namazı sahih olmaz.
a. Hanefilerde, farz
namazların ilk iki rek'atında okumaktır.
b. Şafiî Hz.lerine göre,
her rek'atında okumak farzdır.
c. Malikî Hazretlerine
göre ise, dört rek'atlı namazların üç rekâtında, üç rekâtlının ise ikisinde
farzdır.
· Farz ve nafile namazlarda, namaz caiz olacak
kadar en kolay olanını okumak farzdır. Allah
(C.C.) Kur'an-ı Kerimde şöyle buyuruyor: “Artık Kuran’dan kolay
geleni (ne ise onu) okuyun.” Müzzemnil Suresi, Ayet: 20.
FETVA
Soru: Namazda kıyamın farz
olduğu, farz namazlara mı mahsustur yoksa nafile namazlarda da farz mıdır?
Cevap: Farz namazlara
mahsustur. (FETAVAYI
BEHCE)
[4]. Rükû ve
secdenin namazın farzı olduğuna dair pek çok ayeti celile vardır. Bunlardan bir tanesi şöyledir:
“Ey iman edenler! Rükû edin, Sücud edin” Hacc Suresi, Ayet: 77.
Rükû ve Sücudun tam olması için, vücudun rükû
ve secdede itminan halinde hareketten kesilip sakin
durması lâzımdır. Zira tâ'dili erkândır.
Tâ'dili Erkân:
a. İmam Azam ve
Muhammed'e göre vacip,
b. Fakat Ebû Yusuf ve
Şafiî Hazretlerine göre farzdır.
Secdenin sıhhati için şu şartlar mutlaka
bulunmalıdır:
· Secde edilen yerin sert olması gerekir. Bu
nedenle; alnını secdeye koyan kimsenin alnı, karar etmeyecek şekilde
yerin yumuşak veya alından kayıp alnı karar ettirmeyecek; pamuk, kar, saman ve
pirinç, darı, buğday geçleri, kaba döşek, yorgan ve emsali gibi şeylere secde
etmek caiz olmaz.
· Rükû’un secdeden önce yapılmış olması,
· İki secde arasında kâ'deye ya oturmalı veya oturmaya
yaklaşmalıdır,
· İkinci secdeyi yapmalıdır. Zira ikinci secde
de birinci secde gibi görüş birliği ile farzdır.
-------
Namazın Dışındaki Şartları (Farz)
Şartların bir kısmı namaza başlamanın sahih ve
doğru olması için - ki bunlar namazın dışında olanlardır- şart, diğerleri
ise namazın sıhhat ve doğruluğunun devamı için şarttır.
-------
NURUL İZAH
Namazın İçindeki Şartları (Rükün)
Bir kısım fıkıhçılar, namazların sonunda
teşehhüt miktarı (et-tahıyyatuyü okuyacak kadar) oturmanın da namazın
rükünlerinden olduğunu söylemişlerdir. Bu oturuşun rükün olduğu
söylenmekte ise de, şart olduğu doğru bulunmaktadır.
İftitah tekbirinin de rükün (namazın içinde) olduğu
söylenmekte ise de bunun şart (namazın dışında) olduğu doğru olandır.
-------
BİLGİ
ÖZGÜRLÜK EVİ
Kâbe, Mekke'de bulunan Beytullahü'l-Haramdır.
Kuran’da: Beyt i Atik (YERYÜZÜNDEKİ EN ESKİ EV) olarak geçer. ÖZGÜRLÜK EVİ
diyenler de var. Çünkü insan yeryüzünün hiç bir yerinde oradaki kadar özgür
değildir. Kıbleye dönmek namazın şartlarındandır. Kıble, sadece Kâbe binasından
ibaret olmayıp bu binayı dört taraftan çevreleyen ve üst tarafından da göğe
doğru uzanan bir sahaya denilir. Nitekim Kâbe binası Abdullah b. Zübeyir b.
el-Avam (Radıyallahuanh) zamanında, yeniden inşa edilmek üzere kaldırıldığı
zaman sahabe-i kiram, namazlarını, önlerine herhangi bir siper koymadan o
yöne doğru kılarlardı-(akn).
FIKHU’s SÜNNE
Kadınların Avret Yerinin Sınırı
Kadınların bütün vücudu, örtülmesi gereken avret yeridir. Ancak yüz
ve avuçlar bunun dışında.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Kadınlar kendiliğinden görülen yüz
ve eller gibi kısımları hariç süslerini açmasınlar." Yani yüz ve eller
hariç süs yerlerini gösteremezler.
Bu görüş, İbn Abbas, İbn Ömer ve Aişe Annemiz
(Allah hepsinden razı olsun)’den sahih olarak rivayet edilmiştir. Yine Aişe
Anne(r.a.)'den rivayeten Rasûlullah (SAS) şöyle
buyurmuştur: "Allah Teâlâ, akil baliğ hiçbir kadının başörtüsüz
namazını kabul etmez." Bu hadisi; Buharı, Müslim, Ebû Davut, Tirmizî,
İbn Mac’e rivayet etmiştir. İbn Huzeyme ve Hâkim, hadisin sahih olduğunu söylemiş,
Tirmizî ise 'hadis hasendir,'
demiştir.
Ümmü Seleme'den Rivayeten: "Rasûlullah (SAV)’e: “Kadın elbisesiz, gömlek ve
başörtü ile namaz kılabilir mi? diye sordum. Cevaben, 'Gömlek ayaklarının
üzerine kadar uzanır da örterse kılabilir”, buyurdular." Hadisi
Ebu Davut rivayet etmiş, hadis imamları mevkuf olduğunu sahihlemişlerdir.
Aişe Anne(R.A.)'den Rivayeten; kendisine, "Kadın kaç elbise giyerek namaz
kılabilir?" diye soran kimseye, Aişe Anne(r.a.): "Ali b. Ebu
Talib'e sor, sonra dön bana haber ver," dedi. Adam Hz. Ali'ye giderek
aynı soruyu sordu. Adam döndü. Hz. Aişe: “Doğru.”
Dedi.
-------
İMAM EBU HANİFE
AVRET
1. Abdullah'ın Dediğine Göre, Peygamber (SAV),
Buyurdu Ki:
“ Göbekle diz kapakların
arası açık bırakılmaması gereken yerlerdir”.
2. Ata, Cabir'den Şöyle Rivayet Etti:
Cabir, halka namaz kıldırdı. Üzerinde bir tek
uzun gömlek vardı. Fazla elbisesi bulunurken böyle yapmakla O, Peygamberin
(SAS) Sünnetini bize açıkça bildirmek istemişti.”
3. Abdurrahman'dan Şöyle Rivayet Edildi:
Peygamber(SAS)'e bir adam sordu:
“Bir tek elbise giyerek (şu kimse) namaz
kılıyor?”
Hz. Peygamber:
“ Hepinizin
iki elbisesi var mı ki?” diye karşılığında bulundu.
4. Ebû
Kurra dedi ki: Ebû Hanife'den duydum,
Zührî'den naklediyordu. Zühri de, Saîd İbn el-Müseyyeb'den, O da, Ebû
Hureyre'den şöyle rivayet etti:
Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'e, bir tek parçalı
elbise ile kılınan namaz konusunu sordu: Peygamber:
“ Aranızda
iki elbiseli olmayan çıkabilir.” diye cevap verdi. '
5. Cabir'den Şöyle Rivayet Edildi:
Peygamber (SAS), namaz kıldı:
Uçları boynundan sarkmış olan bir elbise ile örtünmüştü. Ebû Zerr'e
bazıları şöyle sordu:
“Hz. Peygamber bu haliyle farz olmayan namaz
mı kıldı?”
Ebû Zerr: “Hem farzı, hem
de farz olmayanı,” cevabını verdi.
-------
BİLGİ
BAŞI AÇIK NAMAZ OLMAZ
Annemiz Ümmü Seleme (Allah’ın rahmeti üzerine
olsun), kadının nasıl bir kıyafet içerisinde namaz kılması gerektiğini
Peygamber Efendimiz (SAS)’e sormuş, Allah Resulü de bu husustaki ölçüyü şu
şekilde ifade buyurmuştur: "Kadın bütün vücudunu örten bir elbise (eller
ve yüz hariç) ve başını tamamen örten bir örtü içinde namaz kılar." (Ebu
Davud)
Yine bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle
buyurmuştur: "Buluğa ermiş bir kadının namazı ancak başını örterek kıldığı
zaman kabul olur, başı açık kıldığı namaz kabul olmaz." (Ebu Davud)
Efendimizin bu ifadeleri başka izaha gerek bıraktırmıyor.
Kadının namaz kılarken başını örtmesi
gerektiği konusunda dünden bugüne İslam âlimleri arasında icma ve ittifak, yani
görüş birliği vardır. Günümüze kadar bunun aksini iddia eden kimse olmamıştır.
Konu bu kadar nettir. Ve bir kadın başı açık olarak namaz kılmışsa iade etmesi
gerekir.
İnce Tülbent
Soru: Kadının namaz kıldığı tülbendi çok ince
olup, saçları görülebiliyorsa, kadının bu tülbentle namaz kılması caiz olur mu?
Cevap: Din kitaplarında: “ İnce olup içindeki uzvun şekli veya rengi görünen kumaş, yok demektir,” buyruluyor. Bu bakımdan namazın kalın namaz örtüsü ile kılınması gerekir.
Cevap: Din kitaplarında: “ İnce olup içindeki uzvun şekli veya rengi görünen kumaş, yok demektir,” buyruluyor. Bu bakımdan namazın kalın namaz örtüsü ile kılınması gerekir.
-------
İMAM EBU HANİFE
Namaza Başlama Tekbiri
1. Vail B. Hücr'den Rivayet Edildi:
“Peygamber(SAS): Elini kulaklarının yumuşağına
değin kaldırdı.”
2. Başka Bir Rivayette Şöyledir:
Evet, iki elini, kulaklarının yumuşağına kadar
kaldırdı.
3. Vail'den Başka Bir Rivayet De
Şöyledir:
“O, Peygamber (SAS)'i: Namazda ellerini kulaklarının
yumuşağına kadar kaldırdığını görmüştü.”
4. Vail'in Oğlu Abdül Cebbar, Babasının Şöyle Dediğini
Rivayet Etti:
“Peygamber (SAS)’i gördüm: Tekbir sırasında ellerini kaldırdı,
(sonunda) sağına ve soluna selam verdi.”
5. İbrahim, Vâil B. Hücr’ün
Sözleri Hakkında, Hammâd’ın Vâil B. Hücr Hakkında Şöyle Dediğini Rivayet Etti.
“O göçebe bir Araptır ki, Hz. Peygamberle
birlikte, söz edilen namazın dışında, katiyen namaz kılmamıştır. O, Abdullah
ve arkadaşlarından daha mı bilgili ki ellerin kaldırılmasını onlar değil de, o
aklında tuttu?”
6. İbrahim’den Yapılan Başka Bir Rivayet
De Şöyledir:
İbrahim'in yanında Vâil b. Hücr'ün sözü
geçince şöyle konuştu:
“O göçebe bir Araptır ki, Hz. Peygamberle
birlikte, adı geçen namazdan önce, herhangi bir namaz kıldığını bilmiyorum. O,
Abdullah'tan daha mı bilgin?”
7. Başka Bir Rivayet:
Vâil b. Hücr'ün: “ Hz. Peygamber rükû ve secdelerde ellerini kaldırdı.” sözü geçince dedi ki:
“ O göçebe bir Araptır ki, İslâmın hükümlerini
bilmez ve bana öyle geliyor ki, o, bir tek namazdan başka Hz. Peygamberle
birilikte namaz kılmamıştır. Sayamayacağım kadar çok kimse bana, Abdullah b.
Mesüd'un, namaza başlarken ellerini kaldırdığını söyledikleri Hz.
Peygamberden de (böylece rivayet olduğunu) haber verdi. Abdullah, İslâmın
hükümlerini, sınırlarını tümüyle bilir; Hz. Peygamberin (SAS) gizli, açık
değişen durumlarını araştırır, gerek süreli olarak bir yerde oturduğu ve
gerekse yolculuk yaptığı sırada ondan ayrı kalmamağa çalışırdı. Ayrıca Nebi ile
(SAS) birlikte sayılamayacak kadar namaz kılmıştır.”
BİLGİ
Namaza Giriş Tekbiri
Namaza giriş tekbirine İFTİTAH veya TAHRİME tekbiri denir. Bu tekbirin
"Allahü Ekber" diye alınması, tekbir alacak kişinin, dilsizlik gibi
bir özrü yoksa kendisi işitecek kadar sesli alması, farz ve vacip olan
namazlarda bu tekbiri ayakta alacak kadar gücü olanların İftitah tekbirini
ayakta almaları farzdır. İmama rükû'da yetişen bir kişi, İftitah tekbirini
ayakta alır ve sonra rükû'a gider. Eğer İftitah tekbirini rükû'a giderken
alırsa, namaza girmemiş olur ve o namazın iadesi gerekir. İftitah tekbirini
alırken avuç içinin kıbleye dönük olması gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder