MÜLTEKA El
Ebhur
(denizlerin toplandığı yer)
İÇİNDEKİLER
1. FARZI YAKALAMAK
2. CEMAAT
3. İMAMLIK VE
DEĞERİ
4. YERLEŞİK
OLAN VE YOLCU, İMAM
BİNİLİ İSE
5. İMAMLA CEMAAT
ARASINDA ENGEL VARSA
6. İMAMA UYMANIN SIHHATİNİN (DOĞRULUĞUNUN) ŞARTLARI
6. İMAMETE
EHİL KİŞİLER
7. KADIN VE
ERKEKLERİN NAMAZI
8. CEMAATE
GELMEMEYİ MAZUR GÖSTERECEK
HALLER
9. SAFLAR VE
MELEKLER
10. İMAMA GÖRE CEMAATİN YERİ
11. NAMAZDA ABDEST
BOZULMASI
12. CUMA NAMAZI
***
MÜLTEKA
Farzı Yakalamak
1. Her kim farza başlarsa, arkasından
kamet getirilse, eğer ilk rekâtı için secde etmemişse namazını keser ve imama
uyar [1].
2. Eğer,
birinci rekâtın secdesini yapmışsa, başladığı namaz da dört rek'atlı farz ise,
iki rekâtını tamamlar, (bu iki rekât nafile olur).
3. Eğer,
üçüncü rekâtın secdesini yapmışsa, (dört rekâtı tamamlar. Nafile olarak
(imama) uyar. Ancak ikindi namazında müstesnadır. (Çünkü ikindiden sonra
nafile kılmak mekruhtur).
4. Sabah
ve akşam namazında ise başladığı namazı keser ve ikinci rekâtın secdesini
yapmadığı sürece imama uyar.
5. Eğer,
ikinci rek'atin secdesini yaptı ise tamamlar ve imama uymaz.
6. Eğer,
namaza başlayan kimse, öğle veya cuma’nın sünnetinde olur da, öğlenin farzına
kamet getirilse veya hutbeye başlansa, iki rekâtta namazını keser. Fukahadan bazıları da: “Öğlenin sünnetini dört rekât
olarak tamamlar.” dediler.
7. Namaz
için ezan okunan mescitte, namaz kılan kimsenin, namazı edadan önce çıkması
mekruhtur [2]. Ancak o kimse başka bir camide imam
veya müezzin olarak görevli ise, çıkması mekruh olmaz.
8. Eğer
okunan ezanın namazını kılsa, çıkması mekruh değildir.
9. Öğle
ve yatsı namazlarında kamet başlamışsa çıkıp gitmek mekruhtur[3].
10. Eğer bir kimse, sabahın sünnetine
başlarsa, cemaatle sabah namazını kaçırmasından korksa, sünneti terk edip imama
uyar[4].
11. Eğer farzın bir rekâtına
yetişeceğine kalbi kanaat ederse, sabahın sünnetini terk
etmez. Belki, sünneti mescit kapısında kılar ve imama uyar. Sabah namazının
sünneti kaza olunmaz. Ancak farzla beraber güneş doğduktan sonra, zevalden
evvel, kuşluk vaktinde kaza olunur[5].
12. İmam’ı Muhammed'e göre ise,
güneş doğduktan sonra, zevale kadar kaza olunur, öğlenin sünnetini, farza yetişememek korkusu olsun, olmasın terk eder.
13. Sabahın sünneti ancak farza tabi olarak kaza edilir.
14. Öğlenin farzına başlandığında, öğlenin sünnetini
kılmayan kimsenin farza yetişememek korkusu olsun, olmasın öğlenin dört rekât
sünnetini terk eder.
· mam'ı Muhammed'e göre: Yetişilemeyen dört
rekâtlı sünnet, öğlenin son iki rekât sünnetinden önce kaza edilir[6].
· İmam'ı Ebû Yusuf'a göre ise: Öğlenin iki
rekât sünneti kılındıktan sonra, kılınamayan dört rekât kaza edilir.
15. Sabah ve öğlenin sünnetinden, beş vaktin
farzından ve vitirden başka asla kaza olunmaz.
16. Beş vakitin farzından, vitirden, sabah
ve öğlenin sünnetinden, başka namazlar kaza olunmaz.
17. Cemaat, öğle namazını kılarken her kim bir
rekâtına yetişse, öğleyi cemaatle kılmamış, belki faziletine erişmiş olur.
18. Her kim mescide gelip cemaat bulamasa
yani farz kılınmış cemaat dağılmış olsa, eğer vaktin çıkmasından emin ise,
farzdan önce dilediği kadar nafile kılar.
19. Her kim, imamı
rükûda yakalayıp tekbir alarak dursa, taki imam başını rükûdan kaldırana kadar (ona
uymadan beklese) o rekâtı yakalamış olmaz.
20. Her
kim imamdan evvel rükû etse ve imamı onu rükûda yakalasa, o kişinin rükû’su (mekruh olmakla birlikte) sahihtir [7].
MÜLTEKA ŞERHİ
Farzı Yakalamak
[1]. Özürsüz namazı kesmek doğru değildir.
Fakat burada cemaatle namaz kılmanın sevap ve ecri daha fazla olduğundan,
başlanmış namazı metinde geçtiği üzere kesip imama uymak gerekir.
Binaenaleyh, Kuran’ı Kerimdeki; “Amellerinizi iptal etmeyin” mealindeki hükmü ilâhî amelleri kesmemeyi beyan ediyorsa da, fazilet kazanmak
için eski mescidi yıkıp yenilemek için hareket gibi yeniden ıslah ve
mükemmelleştirmek demek olduğundan bu hüküm burada cari değildir.
[2]. Zira Rasûlullah
(S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdular: “Bir kimse mescitte iken ezan
okunur ve o halde iken dönmek istemediği halde ve başka bir ihtiyaç için
(hastalık, başka camide imam ve müezzinlik vesaire) de olmadığı
halde mescitten çıkarsa, işte o kimse münafıktır.” (İBNİ MÂCE)
· Namazı mahalle mescidi ve camilerinde kılmak
gerekir. Ancak uzaktaki camide, vaz'u
nasihat, hatmi Kur'an ve emsali gibi vazifeler görülüyorsa,
bu takdirde gidilmesinde bir mahzur yoktur.
[3]. Yani
bu vakitlerde kamete başlandığı zaman o vaktin namazını kılmış olsa bile
mescit veya camiden çıkmak mekruhtur. Zira bu vakitlerde nafile olarak iktida
etmek caizdir. Binaenaleyh ithama maruz kalmamak ve cemaate muhalefet etmemek
için nafile olarak yetinmek gerekir.
[4]. Zira cemaatin sevabı sünnetin
sevabından daha büyüktür.
FETVA
[5]. Soru: Zeyd, sabah namazını
kılamasa, o gün güneş doğduktan sonra sabah namazının farzını kaza
ederken sünneti de kaza eder mi?
Cevap: Eder. (ABDURRAHİM)
[6]. Fetva, İmam'ı Muhammed'in
görüşüne göredir.
Soru: Öğle namazını cemaatle kılan Zeyd,
farzdan önce dört rek'at olan öğlenin sünnetini kılmamış olsa, bu dört rek'at
sünneti, öğlenin farzından sonra iki rek'at olan sünnetten evvel kaza etmek
evlâ olur mu?
Cevap: Olur. (Fetva
Îbni Nüceym)
[7]. Fakat
kerahet olur. Zira
Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyuruyor: “İmamdan evvel rükû’a varıp ve
imamdan evvel rükû’dan kalkan, başının eşekbaşı suretine çevrilmesinden
korkmaz mı?”
· Eğer imam rükû’da kendine yetişmez ve o da
imamdan evvel rükû’a varır ve hem de imamdan önce rükûdan kalkarsa, imam'a tabi
olmayı bir rükünde terk ettiğinden namazı geçersiz olur.
Soru: Dört rekâtlı namazda ancak bir
rekâtta imama yetişen Zeyd, geçen rekâtları ne şekilde kaza eder?
Cevap: Bir rekât daha kılıp Fatiha
ve sure okur, oturup teşehhüt eder. Sonra bir rekât daha kılıp yine Fatiha ve
sure okur. Secdeden sonra oturmaz, kıyama kalkar. Sonra bir rekât daha kılıp
dilerse kıraat eder. Dilemezse etmez. Fakat kıraat efdaldır. Sonra oturup
teşehhüd eder. (ABDURRAHİM)
Soru: Zeyd, öğle namazını kıldıktan
sonra, bir cemaat imamla öğle namazını kılmaya başladıklarında, Zeyd de kazaya
kalmış öğle namazının kazası niyeti ile o cemaatle saf tutup, imama uysa, o
niyet ettiği öğle namazını kaza etmiş olur mu?
Cevap: Olmaz (zira ayrı ayrı
günlerin namazlarıdır). (ABDURRAHİM)
İMAM EBU HANİFE
CEMAAT
1. Cabir b. Abdullah’tan Şöyle Rivayet Edildi:
Nebi (Salât ve Selâm Ona) buyurdu ki:
“ Bir kimse imama uyduğunda, imamın okuması onun okuması
yerini tutar.”
1/a. Başka Bir Rivayet:
“ Bir adam, Nebi’nin (Salât ve Selâm Ona) ardında
öğle ve ikindiyi kılarken, okudu. O sırada biri ona okumamasını işaret etti. Namaz bitince, okuyan:
“ Peygamberin
ardında okumama engeli mi oluyorsun?” diye
sordu ve bu konuda karşılıklı konuşmağa başladılar. Derken Peygamber (Salât ve
Selâm Ona) duydu ve buyurdu ki:
“Bir kimse imamın ardında namaz kılarsa, imamın okumaması,
onun okuması yerine geçer.”
1/b. Başka Bir Rivayet:
“ Peygamber
(SAV) ardındaki bir adamın sesli okuduğunu duyunca adama engel olmuştu.”
1/c. Başka Bir Rivayet:
Peygamber (SAV), topluluğa namaz kıldırdı. Ardında
olanların arasından bir adam sesle okumuştu.
Namazı bitirince:
“ Ardımda
olanlardan hanginiz okudunuz?” diye üç kere sordu.
Biri: “ Ben, ey Allah'ın Resulü.”
dedi.
Buyurdu ki: “ Bir
kimse imamın ardında namaz kılarsa, imamın okuması, onun okuması yerine geçer.”
1/d. Başka Bir Rivayet:
Peygamber (SAV), öğle -yahut ikindi- namazını bitirince
sordu:
“ Hanginiz
Sebbih İsme Rabbikelâ'lâ'yı okuyordu?
Namaz kılanlar susunca, birkaç kez sorusunu tekrar etti.
Sonunda içlerinden birisi:
“ Bendim ey Allah'ın elçisi” dedi. .
Hz. Peygamber:
“ Evet,
gördüm ki, Kur'an okumada sen benimle çekişiyordun. (Ya da, okumamı
karıştırıyordun.)” Buyurdular.
2. İbrahim’in Şöyle Dediği Rivayet Edildi:
Abdullah b. Mesûd, Huzeyfe, Ebû Musa (RA) ve Hz.
Peygamberin ashabından bir kaçı daha, bir evde hep bir arada idiler.
Birbirlerine namaz kıldırmayı teklif etmeğe başladılar:
Teklif alanlardan biri buna yanaşmayınca,
“ Ey Ebû
Abdurrahmân sen öne geç.” dendi. Ebû
Abdurrahmân imam olarak öne
geçti, onlara ne ağır ne de uzun olan ancak rükû ve secdelerinin hakkını
verdiği bir namaz kıldırdı. Bitirdiğinde orada bulunanlar:
“ Evet, gerçekten Ebû Abdurrahmân, Peygamber (SAV)’in
namaz kıldırma yöntemini aynen kapmış bulunuyor,” diye konuştular.
Bir Hadis: Namazı camide kılmanın ayrı bir sevabı vardır. Yani
camide namaz kılmak, evde kılmaktan daha sevaptır. Bir hadis-i şerif meali
şöyledir:
1. “Evde
kılınan namaza bir sevap,
2. Mahalle
mescidinde kılınana yirmi beş sevap,
3. Cuma
namazı kılınan büyük camide beş yüz sevap,
4. Mescid-i
Aksa'da beş bin sevap,
5. Medine'deki
bu mescidimde elli bin sevap,
6. Mescid-i
haramda (Kâbe'de) yüz bin sevap vardır.” (İbni Mace)
NURUL İZAH
İmamlık ve Değeri
İmamlık yapmak, ezan okumaktan derece bakımından daha
üstündür.
Sağlığı yerinde olan erkekler için imamlığın sahih (ve
doğru) olmasının şartları altıdır:
1) Müslüman olmak,
2) Erginlik çağında bulunmak,
3) Akıllı olmak,
4) Erkek olmak,
5) Namaz kıldırabilecek kadar Kur-an'dan âyet
okuyabilmek,
6) İmamın, sürekli burun kanaması,
konuşurken "fe" veya "te" harflerini
tekrarlamak, pelteklik gibi özürlerden uzak bulunmasının yanı sıra, temizlik ve
avret mahallinin örtülmesi gibi, her türlü şartın kendisinde mevcut bulunması
gerekir.
İmam Binili ise,
İmamla Cemaat Arasında Engel Varsa
İmama Uymanın Sıhhatinin
(Doğruluğunun) Şartları
1) İmama uyarak namaz kılacak
kimsenin imama uymaya niyet edip imamla birlikte tekbir alması;
2) Kendilerine kadınların da
uyabilmesi için imamın kadınlar için niyet etmesi gerekir.
3) İmamın topuklarının kendisine
uyanlardan önde olması gerek.
4) İmamın durumunun cemaatinkinden
daha düşük (meselâ; imamın nafile kılıp cemaatin farz kılması gibi) bir
mertebede bulunmaması,
5) İmamın, cemaatin kıldığı farzdan
başka bir farz kılıyor olmaması,
6) Dört rek'atlı farzlarda, yerleşik
olan kimsenin, yolculara imam olmaması,
7) Cemaatle kılınan bir namaza, sonradan
katılan kişi olmaması,
8) İmamla, cemaat arasında
kadınlardan oluşan bir saf tutulmuş olmaması,
9) İmam ile cemaat arasında, ne kayık
geçebileceği bir ırmak, ne de arabaların geçeceği bir yol bulunmaması,
10) İmamla cemaat arasında, imamın
hareketlerini görmeye engel olabilecek duvar, çit gibi şeylerin bulunmaması.
Fakat arada engel olan duvar ve çite rağmen, imamın okudukları rahatça
duyulabiliyor veya hareketleri seçilebiliyorsa, doğru olan görüşe göre imama
uyulabilir.
11) İmam binekte, uyanlar yaya
olmamalı.
12) Uyanların imamın bindiği binekten
(hayvan veya araba) başka bir binekte bulunmamalı. Yani imam bir
gemide, kendine uyanlar bir başka gemide olmamalı.
13) Hanefi Mezhebine mensup bir
uyanın, Şafi olan imamın kustuğu ve ya bir yerinden kan çıktığı halde abdest
tazelemediğini görmüş olması.
MÜLTEKA
İmamete Ehil Kişiler
· Namaz
kılan erkeği arada engel (perde) olmayan aynı yerde, müşterek tahrime ile kılınan bir namazda, şehvet
çağına ulaşmış kadın[1] erkekle aynı hizada namaza dursa, eğer, erkek
imam tarafından kadın için de imam olmaya niyet edilmişse, erkeğin (imam
olanın) namazı bozulur.
· Kadın
için imamlığa niyet etmemişse, erkeğin namazı bozulmaz.
a. Erkeğin, kadına uyması, çocuğa uyması,
d. Giyimli olan kimsenin üryan
(çıplak) olana,
e. İmasız kılan kimsenin ima (işaret)
ile kılana,
f. Farz kılan kimsenin nafile kılana
veya başka farzı kılana uyarsa namaz
olmaz.
2. Nafile
kılanın farz kılana,
4. Dik (düzgün) kılanın, kambur olana uyması
caizdir.
5. Aynı
şekilde abdestli olanın, teyemmümlüye,
6. Ayakta
kılanın oturarak kılana uyması caizdir. [5].
· Kişi,
imamının abdestsiz olduğunu bilirse, namazı iade eder [7].
· Kari ve Ümmi (Kuran’ı okuyan ve
okuyamayan kişiler) olan iki kişi, ümmi imama uyarlarsa;
1. İmam’ı Azam (R.A.)'a göre, hepsinin
namazı bozulur,
2. İmameyn, sadece karinin namazı bozulur, dediler.
· Kari
olan imam, farzın son iki rekâtında, yerini ümmiye
bıraksa, hepsinin namazı bozulur. Çünkü ümmi
imamete ehil değildir.
MÜLTEKA ŞERHİ
İmamete Ehil Kişiler
Kadın ve Erkeklerin Namazı
[1] . Metinde geçen kadınla erkeğin bir
namazda hizaya gelmeleriyle erkeğin veya kadının namazı fasit olup, sahih
olmaması konusunda şunları bilmek gerekir:
a) Namaz kılan kimselerin mükellef olmaları
şarttır.
b) Aralarında hiza meydana gelen erkek ve
kadın her iki şahsın ikisi de namazda bulunması şarttır.
c) Bulundukları namaz rükûlu, secdeli namaz
olması şarttır.
d) Bulundukları namazın iftitâh tekbiri ve edası
aralarında müşterek (ortak) olması şarttır.
e) Her ikisinin aralarında perde bulunmayan
bir mekânda bulunmaları şarttır.
f) İmam namaza başlarken kadınlara da
imamlığa niyet etmesi şarttır.
g) Kadın ve erkek olanların yönlerinin de bir
olması şarttır.
h) Erkeğin, bâliğa veya şehvet sahibi kadına
geri durması için işaret etmiş olması şarttır.
ı) Hizada durmaları bir rukûnda olması
şarttır. (Merâkıl
Felah – Tahtâvi - Nimetül İslâm)
· Dokuz yaşına ulaşan kızlar da
şehvet çağına gelmiştir.
FETVA
Soru: Hind, kocası Zeyd'e uyduğunda
ayağı Zeyd'in ayağının arkasında olup, ama uzun boylu olduğundan secdede
Hind’in başı Zeyd'in başından ileri geçmektedir. Bu durumda, Hind'in namazı
caiz olur mu?
Cevap: Olur. (Fetavayi Feyziye)
Soru: Erkek ve kadınların namazlarda küçük çocuğa iktida etmeleri
(uymaları) caiz olur mu?
Cevap: Olmaz. (FETÂVAYI
NETİCE)
[2]. Soru: Sağlam ve sağlıklı olanın özürlü olana
uyması fasit midir?
Cevap: Fasittir. (ABDURRAHİM)
FETVA
Soru: Selisü Bevle (idrarı akan)
hastalığına müptelâ olan, özür sahibi Zeyd'e özür sahibi olmayan kimselerin iktida
etmeleri caiz olur mu?
Cevap: Olmaz. (Fetavayi Feyziye)
Soru: Bir caminin imamı olan Zeyd, Fıtık
hastalığına yakalandığında, imamlık şartlarını taşıyan Amr’i yerine vekil
edince cemaatten birkaç kimse Zeyd'e (Fıtıklı İmama) vekili kullanan bu imamı istemeyiz diye Zeyd’i azle kadir olurlar
mı?
Cevap: Olamazlar. (Fetavayi Feyziye)
Soru: İmam olan Zeyd'in kolunda yakısı
olup özür sahibi olsa, özür sahibi olmayan kimselerin Zeyd'e uymaları caiz olur
mu?
Cevap: Olmaz. (Fetavayi
Ali Efendi)
Cevap: Olmaz. (Fetavayi Ali Efendi)
· Sürekli gözü akan kimsenin hükmü de
böyledir.
[3]. Soru: Harflerin mahreçlerini düzgün
okuyan Zeyd; vecedeke yerine vezedeke, ficidiha yerine fizidiha okuyan Amr'e uyarsa namazı olur
mu?
Cevap: Olmaz. (Fetaveyi
Ali Efendi)
Soru: Bir mescidin imamı olan
Zeyd, Lahni Celî kıraati ile namaz kıldırsa; Gayril Mağzûbi yerine kayril mağzûbi ya da velez-zâllin yerine Veled-dâllin dese azli gerekli olur mu?
Cevap: Olur. (Fetavayi
Feyziye)
[4].
Soru: Abdestte ayaklarını yıkayan Zeyd, mestlerine mesh eden
Amr'e namazda uyabilir mi? Cevap: Uyabilir. (Fetavayi Feyziye)
[5]. Ayakta veya oturarak kılan
kimsenin îma ile kılan kim¬seye uyması caiz olmaz.
Soru: Zeyd topal. Secde de dizlerinin
birini yere koyamıyor. Bu durumda, Zeyd'in imamlığı caiz olur mu?
Cevap: Olur, fakat başkası evlâdır. (FETAVAYİ
BEHCE)
Soru: Ayağa kalkmaya ve oturmaya mecali
olmayan Zeyd, yatarak namaz kılarken, yine hasta olan, ama oturmaya gücü olan
Amr'in Zeyd'e (yatarak namaz kılana) uyması sahih olur mu?
Cevap: Olmaz. (Fetavayi
Feyziye)
Soru: Topal olan Zeyd, ayakta iken
(dikildiğinde) ayağının başparmağını yere bastığı halde, ökçesi yere
dokunmuyor. Bu durumda; Zeyd'in imamlığı caiz olur mu?
Cevap: Olur. HAMİŞİ
BEHCE
Soru: Kambur olan Zeyd'in kambur olmayan
kimselere imamlık yapabilir mi?
Cevap: Yapamaz. (Fetavayi Behce)
· Bu son fetva, İmam'ı Muhammed'in
görüşüne göredir. Asıl olan; metinde geçtiği gibi kamburun kambur olmayana
imamlığı sahihtir. Fakat bu sahih olan cihet, kamburluk rükû hâline varmayan
şeklidir. Aksi takdirde sahih olmaz.
(6). Zira her iki rek'at bir namazdır.
Binaenaleyh tahkik ve takdir yönünden hiç bir suretle kıraatten hâli kalması
caiz olamaz. İmamlığa Ümmî (câhil) olan kimsenin ehliyeti olmadığından
Soru: Farz olan namaza imamlık eden
Zeyd, namazın rekatlarından birinde, namaz caiz olacak kadar okuduktan
sonra tutulup (okuyacağını unutsa) sonra o namazı tamamlamadan Amr'i yerine
geçirip kendisi başka bir mekâna gitse, Zeyd'e uyan kimselerin namazları batıl
olur mu?
Cevap: Olur. (FETAVAYİ
BEHCE)
[7]. Bu hususu Resûl’ü
Ekrem (S.A.V.) Efendimiz şöyle açıklamıştır:
“Bir kimse cemaate imam olur sonra da abdestsiz veya
cünüp olduğu meydana çıkarsa, hem o imam ve hem cemaat namazlarını iade
ederler.”
Soru: Özür sahibi olmayan kimseler, özür
sahibi olan imam Zeyd'e uyarlarsa namazları geçerli olur mu?
Cevap: Olmaz. (ABDURRAHİM)
Soru: Namazında tadili erkânı olmayan
imam Zeyd'e uymak sahih olur mu?
Cevap: Olmaz. (ABDURRAHİM)
Soru: Dârı Harpten (Küffar
memleketinden) gelip İslâmla tanışan Zeyd, birkaç Müslümana bir
süre imamlık ettikten sonra, imamlığım
hâlinde mürtet idim, dese, yeniden Dâri Harbe dönse, imamlık yaptığı
kimselerin namazlarını iade etmeleri gerekir mi?
Cevap: Gerekmez. (Fetaveyi Ali Efendi)
· Muhammed b. Hasan (Rahimehullah),
abdestlinin teyemmümlüye uymasını uygun görmemiştir.
· Muhammed b. Hasan (Rahimehullah),
ayakta namaz kılanın, oturup rükû ve secde ederek namaz kılan kimseye uymasına
cevaz vermemiştir.
· Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem),
vefatından önceki hastalığında, öğle namazını oturarak kılmış, insanlar da
ayakta kendisine uymuşlardır.
· Rivayet olunduğuna göre Efendimiz
(SAV), Ayşe (R.A)’nin odasında namaz kılar, insanlar da Mescid’de
O’na uyarlardı.
NURUL İZAH
Cemaatın İmama Uyup
Uymayacağı Durumlar
Cemaat henüz "et-Tahiyyâtü"yü
bitirmeden imam selâm verirse, cemaat Tahıyyâtü tamamlamalı.
1. Rükû
ve secdelerde üç kere tespih söylemeden imam başını kaldırsa cemaat imama
uymalıdır.
2. İmam,
unutarak fazladan bir secde yapsa veya son oturuştan sonra sehven ayağa kalksa
kendisine uyulmaz.
3. Eğer
imam, sehven kılmak üzere kalktığı rekâta devam eder ve bunu secdeyle bağlarsa,
cemaat, imamı beklemeden selâm verir.
4. Eğer
imam, son oturuştan önce unutarak ayağa kalkarsa cemaat bekler; imamın
fazladan kılmaya kalktığı rekâtın secdesini henüz yapmadan cemaat selâm verirse
kıldıkları farz namazları bozulur.
5. İmamın
teşehhüt miktarı oturmasından sonra ve onun selâmını beklemeden cemaatin selâm
vermesi mekruhtur.
NURUL İZAH
İmamlığa Layık Olanlar
(Mülteka’da Olmayan Konular Varsa Diğer
İmamların Görüşleri Alınmaktadır)
1. Namaz
kıldırmakla görevli veya (idarî) yetkiye sahip herhangi bir kimse bulunmadığı
takdirde, bunlar arasında şer’i hükümleri en çok bilenler imamlığa daha
lâyıktır.
2. Sonra
daha güzel yüzlü olanlar,
3. Sonra
soy ve sülâlece diğerlerinden daha asıl ve daha şerefli olanlar,
4. Sonra
sesi daha güzel olanlar,
5. Sonra
da elbisesi daha temiz olanlar imamlığa diğerlerinden daha lâyıktır.
İdarî
yetkiye sahip olanlar: Emîr, vali,
kadı gibi idarî otoriteye sahip kimselerdir. Bunlar imamlığa, evsahibinden,
görevlilerden daha lâyıktırlar. Çünkü herkesin vekilidir. Bu sıfata sahip
olanlardan biri ve imam bir arada bulunsalar, (imamlık için) bunlar (idarî
yetkiye sahip olanlar) görevli olan imama tercih edilir.
· Rasûlullah (SAV), yola çıkmak istediğinde, Malik b. El-Huveyris ve
amcasının oğluna: “Namaz vakti geldiğinde ezan okuyun ve sonra kamet getirin
ve yaşça büyük olanınız imamlık yapsın” buyurmuş olup, hadisi Buharı ve
Müslim rivayet etmiştir.
NURUL İZAH
Cemaate Gelmemeyi
Mazur Gösterecek Haller
1) Yağmur,
2) Soğuk
3) Korku,
4) Karanlık,
5) Hapis,
6) Körlük,
7) Felçli olmak,
8) El ve ayak kesikliği,
9) Hastalık,
10) Yürümeye engel olan dizlerdeki
dermansızlık,
11) Çamur,
12) Kötürüm halde bulunmak,
13) Yaşlılık,
14) Cemaate gitmekle fıkıh dersini
kaçırma endişesi,
15) Canın çekeceği bir yemeğin hazır
bulunması,
16) Yola çıkmaya niyetlenme,
17) Bir hastayla ilgileniyor olmak,
18) Gündüz değil de geceleyin
şiddetli rüzgâr esmesi.
Saydığımız on sekiz maddede geçen fiillerden birinin
oluşması, cemaate gelmemeyi mazur gösterir.
· Geçerli bir özür sebebiyle cemaatten
geri kalanlara da cemaat sevabı verilir.
SAFLAR
1. İmama uyan tek kişi ise imamın sağ tarafında, iki kişi veya daha
çok iseler arkasında dururlar.
2. Cemaatle namaz kılarken önce erkekler, sonra erkek çocuklar,
sonra hunsalar ve en arkada da kadınlar saf tutar.
3. İmam, kadınlara da imam olduğuna
niyet etmedikçe kadının imama uyması sahih olamayacağından erkekle aynı hizada
olmanın hükmü cereyan etmez. Kadın ile aynı namazı kılarlarken kadın, erkeğin
yanına durmuş olsa, erkeğin namazı bozulur (F).
MÜSNED - İMAM EBU HANİFE
Saflar ve Melekler
1. İbn Abbas’tan Şöyle Rivayet Edildi:
“ Peygamber (Salât ve Selâm Ona) bir erkek ve bir
kadına namaz kıldırdı. Erkek Hz. Peygamberin, kadın da erkeğin
arkasında durdu.”
2. Ebû Saîd El-Hudrî’nin Rivayetine Göre
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
“Melekler namazda
saflarda aralık bırakmayıp düzgün tutanları överler.”
MÜLTEKA
Namazda ABDEST BOZULMASI
· Fakat baştan başlaması efdaldır. Eğer
bu kişi imam ise, yerine başkasını çeker. İmamın kendisi abdest alır
döner, eğer tayin ettiği imamı henüz namazı bitirmemişse vacip olarak evvelki
(kıldığı) yerine gelir, namazı tamamlar. İmam namazı bitirmişse, geri dönmek
veya abdest aldığı yerde tamamlamak hususunda, tek kılan gibi muhayyerdir.
2. Kasten abdestini bozsa yeniden
başlar. Aynı şekilde delirse, bayılsa, ihtilam olsa, kahkaha ile gülse, namaza
engel bir pislik üzerine isabet etse, başı yarılsa, abdest bozduğunu zannedip
mescitten dışarı çıksa, mescidin dışında safları geçse, sonra anlasa ki abdest
bozulmamış. Bu durumlarda namaza yeni baştan başlar.
3. Mescitten dışarı çıkmamış ise veya
safları geçmemişse kaldığı yerden başlar ve namazını tamamlar.
4. Abdestsizlik hali namazın sonunda
vaki olsa, beklemeden abdest alır, namazını tamamlar.
5. Teşehhüdden
sonra abdesti bozulsa, abdest alır ve selam verir. Bu halde (teşehhüdde) kasden abdestini bozsa veya namaza zıt bir iş yapsa namazı tamam olur.
6. İmamı Azam’a göre; bu halde iken (Teşehhüdden
sonra):
a. Teyemmümlü kişi su görse,
b. Veya mesh müddeti bitse,
c. Veya meshleri
kolaylıkla ayağından çıksa,
d. Veya ümmi olan sure öğrense,
f. Veya
ima ile kılan rükünleri yapmaya kadir olsa,
h. Veya kari (okuryazar) olan imam,
ümmiyi yerine bıraksa,
i. Veya
sabah namazında güneş doğsa,
j. Veya
cumada ikindi vakti girse,
k. Veya özürlünün, özrü bitse,
l. Veya
sargı, yaranın iyileşmesinden dolayı düşse,
Namaz batıl olur.
7. İmam, mesbuku (namaza sonradan
yetişen-rekât kaçıran) namaz kıldırması için yerine geçirse sahihtir.
(Fakat evlâ olan müdriki çekmektir. Çünkü İftitâh tekbirine yetiştiğinden
selâmda başkasını çekmeye ihtiyaç yoktur.
8. Mesbuk olan imam, evvelki imamın
namazını tamamlasa, cemaatle selam vermesi için yerine bir müdriki (imam ile namaza başlayan) geçirir.
Bundan sonra mesbuk olan imam, namaza zıt bir iş yaparsa, bu hareket mesbuka
zarar verir, Ama namazdan çıkanlara (İmam ve diğer cemaate) zarar vermez.
9. Namaz bitiminde (Teşehhüdden
sonra), imam kahkaha ile gülse veya kasten abdest bozsa, mesbuk olanın namazı
bozulur, eğer imam, konuşsa veya mescitten çıksa mesbukun namazı
bozulmaz.
10. Bir kimsenin üzerine, rükû ve secdede
namaza engel bir hal olsa (namazın kalanına devamı ederse), ikisini de
(rükû ve secdeyi) vacip olarak iade eder.
11. Bir kimse (önceki rek'atte) secdenin
birisini (yapmadığını) rükû veya secdede hatırlarsa ve unutmuş olduğu secdeyi
yapsa, rükû ve secdeyi iade etmesi menduptur. (Vacip olmasa da tekrar etmesi
güzeldir.)
12. Kişinin, rükû ve secdeyi iade etmesi,
İmam'ı Ebû Yusuf’a göre farzdır.
13. Bir kimse diğer bir kimseye imam olsa
ve imam olan kişinin de abdesti bozulsa:
a. Eğer imama uyan erkek ise, imamete
geçirilmese bile, imamete geçmeye taayyün eder.
b. İmama uyan erkek değilse;
· Bir görüşe göre: Yine de imama uyan
kimse imamlığa tayin edilir. Ve ikisinin namazı da fasit olur.
· Başka bir görüşte ise: Fasit
olmaz. Sahih olan görüşe göre ise, imama uyan kimse lâyık olmadığı halde)
imamlığa tayin edilmez ve (o cemaatin) namazı fasit olur. İmamın ki ise, fasit
olmaz.[225]
12. İmam kıraat etmekten tutulsa
(yanılsa), yerine başkasını geçirmesi caizdir. İmameyn buna muhaliftir[4].
MÜLTEKA ŞERHİ
Abdestin Bozulması
[1]. “Namaz
içinde abdesti bozulan kimse, abdesti bozulduğu saatten itibaren beklemeden
abdest alır ve namazına devam eder”, hükmünden şu gerçek anlaşılmaktadır:
Abdesti bozulunca namazın içinde bir rukûn eda eder veya
edecek kadar durursa, namazı geçersiz olur. Uyku hâlinde falan olmazsa abdesti
bozulduktan sonra bir rukûn eda eder veya edecek kadar durursa yine namazı
geçersiz olur.
· İmamı Şafi Merhum ise, abdesti
bozulunca dursun durmasın mutlaka abdest alır ve yeniden namazı kılar,
kıldığının üzerine devam edip, tamamlaması caiz olmaz, demiştir.
· Namaz içinde abdesti bozulan kimse
durmayıp ve başka bir hades yani tuvalete gitme gibi durumlar söz konusu
değilse, en yakın sudan abdestini alır ve namazına devam eder.
· Namazın kalanına devam etmeye bina,
· Abdest bozulduktan sonra yeniden
kılmaya da istinaf denilmiştir.
[2]. Burada şu hükümler anlaşılmalıdır:
Çıplak namaz kılmak, İslâmiyet’te vardır. Giyineceği bir şeyi olmayan kimseler
için namazı terk etmek söz konusu olamayacağından dolayı durum neyi
gerektiriyorsa, öyle kılar. Bu nedenle, çıplak olan kimse, elbise bulamadığı
takdirde çıplak kılacak. Çıplak namaz kılarken elbise bulursa yazar merhum
bunun hükmünü metinde izah etmektedir.
[3]. Tertib
Sahibi: Üzerinden namaz
geçmemiş ve namaz borcu olmayan kimsedir.
[4]. İmam'ı Azam’la İmameyn
arasındaki anlaşamazlık, namaz geçerli olacak kadar okunmadığındandır.
Eğer imam namaz caiz olacak kadar okursa, rükû etmesi gerekir. Başkasını
yerine geçirmesi fıkıh alimlerince geçerli değildir.
FETVALAR
Soru: Farz olan namazda imamlık eden
Zeyd, namazın rekâtlarından birinde Kur’an’dan namaz caiz olacak kadar
okuduktan sonra okuyacağını unutsa, imamlık ettiği o namazı tamamlamadan Amr’i
yerine geçirip kendisi başka bir mekâna gitse, Zeyd'e uyan cemaatin namazları
geçersiz olur mu?
Cevap: Olur. (FETAVAYİ BEHCE)
Soru: Tecvit bilmeyip, harflerin
mahreçlerine uyamayan imam ile kılınan namazların kazası gerekr mi?
Cevap: Lahni Celî var ise gerekir. ABDURRAHİM
Soru: Tecvit bilmeyip kıraatinde Lahn-i Celisi olan Zeyd'in imamlığı caiz olur mu?
Cevap: Olmaz. ABDURRAHİM.
Nahn-ı Celî: Açık ve herkesin bildiği tecvit hatası.
Lahn-ı Celî, harflerde veya harekede yahut sükûnda olur. Örneğin: (TI ) harfini dal, (SAD’I) sin okumaktır. (İBN-İ ABİDİN)
Lahn-ı Celî, harflerde veya harekede yahut sükûnda olur. Örneğin: (TI ) harfini dal, (SAD’I) sin okumaktır. (İBN-İ ABİDİN)
MÜLTEKA
Cuma Namazı [1]
Cum'anın geçerli olabilmesi için gerekli şartlar
Edasının şartları:
a) Şehir veya şehrin kenarı olmalıdır [2].
b) Sultan veya yardımcısı bulunmalıdır.
c) Öğle vaktinde olmalıdır.
d) Öğle vaktinde, Cumanın farzından önce hutbe
okunmalıdır[3].
e) Yeterli, en aşağı üç kişi bulunmalıdır.
f) Cuma kılınacak yerde, amir tarafından verilen [4] genel
izin olmalıdır.
Şehir: Bir yerleşim yeridir ki; orada
kânunları yürüten ve hadleri yerine getiren bir emir ve hâkim bulunur.
Yine denildi ki, Şehir: Bir yerleşim yeridir ki; o yerleşim yerinde,
üzerine Cum'a vacip olanlar, mescitlerin en büyüğüne toplansalar, o mescide
sığmazlar.
Şehrin finasi: Bir yerleşim yeridir ki; Şehre
bitişik olup, ölüleri defnetmek, at bağlamak ve silâh atmak gibi belde
halkının yararlanması için hazırlanmış olan sahalardır.
· Cuma bir Şehirde birçok yerde sahih
olur. Esâh olan da budur.
a. İmam Âzam (R.A.)’dan bir
rivayette; Cum'a, ancak bir yerde sahih olur.
b. İmam'ı Ebû Yusuf (R.A.)a göre ise; eğer o (iki yerin) arasına nehir
girerse, iki yerde Cuma kılmak caiz olur.
c. Mina, Hac
mevsiminde Şehir hükmündedir. Orada Halife veya Hicaz Emîrî'nin
kıldırmasıyla Cuma sahih olur. Hac mevsimindeki emirinin kıldırması veya Arafat’ta kılınması sahih değildir [5].
Hutbenin farzı:
a. İmam'ı
Azam (R.A.)’a göre: Bir
tespih veya tespihe benzer (Tehlil,
Tahmit ve tekbir gibi) zikirlerdir [6].
b. İmam'ı
Ebû Yûsuf ve İmam'ı Muhammed (R.A.)a göre: Hutbe denilecek derecede
uzunca bir zikrin olması gerekir.(hutbe diye isimlendirilen bir zikir elbette gerekir.)
Hutbenin sünneti:
1. Taharet
üzere [7]olmak.
2. Hutbeyi
ayakta [8]okumak.
3. Hutbeyi
iki kısma ayırarak okumak.
4. İki hutbe
arasını bir celse (oturmak) ile ayırmaktır.
· Öyle iki hutbe kî;
5. Kuranı Kerim’den
bir ayet okumak,
6. Takva ile
vasiyet etmek,
7. Nebi
Aleyhisselâm üzerine Salât'i okumaya şumüli olmaktadır.
· Hutbenin sünnetin tertibini terk etmek
mekruh olur.
· Hutbeyi, bir tespih okumak veya "el-Hamdulillah"
diyecek kadar kısa tutmak caiz ise de mekruhtur.
Cuma’da cemaat:
a. İmamdan başka en az üç kişidir [9].
b. İmam'ı Ebu Yûsuf (R.A.)a göre: İmamdan başka en az iki
kişidir.
c. Denildi ki: İmam'ı Muhammed, İmam'ı Ebû Yûsuf ile aynı
görüştedir. Fakat esas olan İmam Azam’la aynı görüştedir.
· Eğer cemaat, imam secdeye varmazdan
evvel dağılsalar:
a. İmam'ı
Âzam(R.A.)'a göre: İmam, Cuma'yı terk edip, öğle namazını yeniden kılar.
b. İmam'ı
Ebû Yusuf ve İmam'ı Muhammed'e (R.A.) göre ise: Öğle namazını yeniden kılmaz, Cuma
namazını eda eder. Ancak imam Cuma namazına başlamadan evvel dağılmışlarsa, o
zaman, ittifakla (görüş birliğiyle) öğle namazını yeniden kılar.
· Öğle vaktinin çıkması ile Cuma namazı
batıl olur.
Cum'a namazının vacip olmasının altı şartı
1) Şehirde ikamettir [10]. (Misafir üzerine farz değildir).
2) Erkek olmaktır. (Kadınların üzerine farz değildir),
3) Sıhhattir. (Hasta üzerine
farz değildir).
4) Hürriyettir, (köleler üzerine farz değildir),
5) Gözlerin selâmetidir, (âmâlara farz değildir).
6) Ayakların selâmetidir, (Kötürüm veya ayakları kesilmiş
olanlar üzerine farz değildir) [11].
· İmam'ı Âzam R.A.'a göre: A’mâ (kör) üzerine Cum’a namazı vacip
değildir. Velev ki ellerinden tutup (cumaya) götürecek kimseleri bulunsun.
· İmam'ı Ebû Yûsuf ile İmam'ı
Muhammed (R.A.) A'mânın
elinden tutan bulunduğunda ihtilâf etmişlerdir. Hac'da olan ihtilâf da bu
gibidir [12].
· Bir kimse şehrin haricînde olup, ezan
sesini işitirse, İmam'ı Muhammed (K.A.)’e göre, Cum'a namazı onun üzerine
vacip olur [13]. Fetva buna göre verildi.
· Üzerine Cum'a vacip olmayan kimse,
Cuma namazını eda ederse vaktin farzı ona yeter [14].
· Misafir, köle ve hastanın Cum'a
namazında imam olması caizdir. (Yolcu, köle ve hasta) ile kılınan Cum’a sahih
olur [15].
· Özrü olmayan kimse, öğle namazını
Cuma’dan önce kılsa, kerâhat'i tahrime (harama yakın kerâhat) ile beraber
caizdir.
· Özürsüz öğleyi kılan kimse Cuma’ya
gitse, imam da Cuma namazında olsa, o kimsenin öğle namazı:
a. İmam'ı
Âzam (R.A.)'a göre: Bâtıl olur.
b. İmam'ı
Ebû Yûsuf ile İmam'ı Muhammed (R.A.), ise: Cum'aya yetişip de Cum'a namazına
başlamayınca, öğlesi bâtıl olmaz, dediler.
· Özür sahibi ve hapis olan kimseler
için Cum'a günü, Mısır'da (şehir), cemaatle öğle namazını kılmaları (ister
imam namazdan fariğ (ayrıldıktan) olduktan sonra olsun, ister evvel olsun,
mekruhtur. (Tek tek
kılarlar.)
· Bir kimse (Cum'a namazına) teşehhütte
veya Secde'i Sehiv'de yetişse:
a. İmam'ı Âzam ile İmam'ı Ebû Yûsuf
(R.A.)'a göre: O kimse Cum'ayı
tamamlar. Yani yetiştiği rekâtı imam ile kalanını yalnız başına kılar[16].
b. İmam
Muhammed (R.A.) ise: Eğer,
ikinci rek'atın ekserisine rükû’una) yetişmezse, Cumaya yetişmiş olmaz, öğleyi
kılar, dedi.
· İmam (hutbe için) minbere
çıktığı zaman, hutbesini tamamlayıncaya kadar (cemaat için):
a. İmam'ı Âzam
R.A.'a göre: Asla namaz ve konuşmak yoktur [17].
b. İmam'ı
Ebû Yûsuf ile İmam'ı Muhammed ise: (İmamın minbere) çıkmasından
sonra hutbeye başlamadığı müddet konuşmak olur dediler.
· Birinci Ezan’da Cumaya acele etmek ve
satışı bırakmak vaciptir.[18]
· İmam, minberde oturduğu zaman, imamın
önünde ikinci defa ezan okunur. Cemaat, imama karşı yönelir ve konuşmamaksızın
hutbeyi dinler. Hatip hutbeyi bitirdiği zaman cemaatle Cuma namazı
kılınır [19].
Şümul: Şümul kelimesi en genel tanımıyla ‘içine almak, kapsamak’
manalarına gelir. Ayrıca başına gelen sözcüklerle birleşik kelime olarak
kullanıldığı da olur. Yani: Kapsam, İçine alma, kaplama, kapsama,
anlamlarına gelir.
MÜLTEKA ŞERHİ
Cuma Namazı
[1]. Cuma Namazı, her Müslüman (akıl,
baliğ) olan kimseye farzdır. Cuma namazını terk etmek büyük cinayettir ve
inkârı küfürdür.
· Cuma namazının farziyetini bildiren
âyet: “Ey iman edenler, Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman
hemen Allah'ı zikretmeye gidin. Alış verisi bırakın. Bu, bilirseniz, sizin için
çok hayırlıdır.” Cuma Suresi, Âyet: 9.
· Âyet'i Celiledeki çağrılma şudur: Cum'a, namazının ezanı okunduğu zaman
demektir ki; bu ezandan murat, imamın hutbe için minbere oturduğu vakit okunan
ezandır. Çünkü Resûlüllâh (SAV) Efendimiz zamanındaki Cum'a ezanı ancak (ikinci
ezandan) ibaretti. Ebû Bekir, Ömer (R.A.) Hazretlerinin hilâfetleri devri de
böyle geçti. Fakat Osman (R.A.) Efendimizin hilâfeti zamanında,
Müslümanlar çoğaldığı için bu zat dışarıda bir ezan daha okunmasını emretti.
Ashab'ı Kiram (R.A.) Efendilerimiz de bunu beğendi. Bu şekilde icmâ hâsıl
oldu. (Şeyh Zade,
Buhari, Ebû Dâvud - H. B. Çantay)
FETVALAR
Soru: Cum'a namazı farz mıdır yoksa
vacip midir?
Cevap: Kitap, Sünnet ve İcma'i Ümmetle farzı muhkemdir. (Fetavayi Ali Efendi)
[2].
Soru: İstanbul'un finâsın'dan olan Davut Paşa ve Kâğıthane’de cami
yapılıp içinde sultanın izniyle Cum'a ve Bayram
namazlarını eda etmek şer'an caiz olur mu?
[3]. Binaenaleyh, hutbeyi Cuma
namazının farzından sonra ya da öğle vakti girmeden okumak
suretiyle Cuma eda edilirse, hutbe sahih olmaz ve namaz da olmaz.
Soru: Cuma için hutbe zevalden sonra
erkekler huzurunda olması şart mıdır?
Cevap: Şarttır. (Fetavayi
İbni Nüceym)
[4]. Yani muayyen bir yerde, bir
mabette Müslümanların toplanıp Cuma namazlarını kılmaları için o memleketin
emîri veya emirin vekili tarafından izin verilmiş olmalıdır.
Gelenler için mabedin kapılarının açık olması şarttır.
Soru: Zeyd, bir camide görevli iken, bir
adam: “Ben hatiplik ederim.” diye Zeyd’in yerine geçerek (sultanın izni
yok iken) imamlık ve hatiplik etmesi şer'an caiz olur mu?
Cevap: Olmaz. (ALİ EFENDİ)
Soru: Bir camide, hatip olup yerine
vekil bırakmaya yetkili olmayan Zeyd, Amr’i vekil
olarak görevlendirse, Amir’in kıldırdığı Cuma namazını kıldırdığı
namaz sahih olur mu?
Cevap: Olur. (Fetavayi
İbni Nüceym)
Soru: Bir caminin hatibi olan Zeyd,
yerine vekil koymaya yetkili olarak, Amr’i yerine vekil etse. Zeydin, Cuma
namazında Amir’e uyması caiz olur mu?
Cevap: Olur. (FETAVAYI ALİ EFENDİ)
Soru: Yerine vekil koymaya yetkili olan
Zeyd, Cumanın hutbesini kendisi okusa, özür sahibi olan Amr’in de imamlık
yapması için ricada bulunsa ve Amir de imamlık etse, Cum'a namazı sahih olur
mu?
Cevap: Olur. (FETAVAYI ALİ EFENDİ)
Soru: Bir camide görevli, yerine vekil
bırakmaya yetkili olan Zeyd, yerine Amr’i vekil ve başkasını vekil etmesine de
Amir izin verebileceğini söyleyip başka belde veya köye gittikten sonra Amir de Bekir’i (Vekilin vekili) vekil etse,
Bekir’in hatiplik ve imamlık yapması caiz olur mu?
Cevap: Olur. (Fetavayi Netice)
Soru: Cuma hutbesi okuyan Zeyd’in
hutbeden sonra abdesti bozulsa, hutbede hazır olmayan Amr’i yerine vekil
etmesi caiz olur mu?
Cevap: Olur. (FETAVAYI FEVZİYE)
Soru: Bir köy camisinde imam ve hatip
olan Zeyd, kendinden başka üç erkek kimse ile cemaat olup cuma namazı kılsa,
sahih olur mu?
Cevap: Olur. (Zira cemaatin en azı bu kadar olmalıdır.) ABDDRRAHÎM,
[5]. Zira
Arafat cemaatin toplanmasıyla ve sultanın hazır bulunmasıyla
mısır (şehir)
olamaz.
· Hutbenin ruknû
(farzı), metinde geçtiği üzere tespih, tehlil ve
tahmitten ibarettir.
· Hutbenin sahih olması için;
1. Namazdan önce olmalı,
2. Hutbe kastı ile okunmalı,
3. Hutbe vakit içinde okunmalı,
4. Hutbe okunurken en az bir kimse bulunmalı,
5. Hutbeyi dinleyen kimse kendisiyle Cumanın cemaati
sayılabileceklerden olması ve hutbe ile namazın arası başka bir amelle kesilip
ayrılmış olmaması gerekir.
NÎMETÜL İSLÂM
· Hatip yalnız başına hutbe okursa,
sahih değildir. Hiç olmazsa bir kişi olması şarttır, velev ki bu kişi uyusun,
sağır olsun veya uzak yerde olsun değişmez. Cemaat, Cumanın şartıdır. (DÜRRÜ
MUHTAR)
FETVA
Soru: Bir camide hatip olan Zeyd,
okuduğu hutbenin manasını bilmese hatipliğe lâyık olur mu?
Cevap: Olmaz. (Aynı hüküm; Dürer ve Gürer’de de anlatılmaktadır.) (Fetavayi Ali Efendi)
[7]. Taharetten
maksat, abdest ve gusüldür. Binaenaleyh hatip hutbeyi abdestsiz veya cünüp
okursa, kerahettir.
[8]. Metinde,
hutbenin ayakta okunmasının sünnet olduğunun beyanı ile
oturarak okumanın sünnete aykırı olmasından dolayı
kerahet olduğuna işaret ediyor.
[9]. Fetva
İmam'ı Azam (R.A.)‘ın görüşüne göredir.
Soru: Cuma namazında şart olan, cemaatin
imamdan başka en az kaç erkeğin bulunması gerekir?
[10] . Yukarıda tarif edilen emîri ve
hâkimi (idareci ve hükmedici) kimselerin bulunduğu her şehir ve benzeri olan
yerde Cum'a sahih olur.
Soru: Köy halkı üzerine Cuma namazı farz
mıdır?
Cevap: Değildir.
Soru: Köy halkının, cuma günü öğle
namazını cemaatle kılmalarında kerahet var mıdır?
Cevap: Yoktur. (FETAVAYI BEHCE)
Soru: Köy halkı, Cuma gününde cemaatle
öğle namazını kılsalar, kerahet var mıdır?
Cevap: Yoktur. (FETEVAYI
FEVZİYE)
Soru: İki yüzden (200) fazla evlerden
oluşan halkın üzerlerine cuma namazı vacip olup, halkı en büyük mescitlerine
sığmayan bir yerde Cuma namazını kılmak için sultanın izni olmuş olsa, o
yerde Cuma namazı kılmak caiz olur mu?
Cevap: Olur. (FEYZİYE)
[11]. Soru: Kötürüm olup,
yürümeye kudreti olmayan Zeyd’in üzerine
Cum'a namazı farz olur mu?
Cevap: Olmaz. (FETEVAYI
FEVZİYE)
[12]. Yani
â'ma olan kimse zengin olur ve elinden tutup götüren de bulunsa da, İmam'ı Azam
(R.A)'a göre hacc farz değildir?
· Ebû Yusuf ve İmam'ı Muhammed'e göre
âmayı Hacca götüren bulunduğunda hac farzdır.
[13]. Metinde geçen hüküm ve şarta göre, bir
kimse şehrin dışında olur ve ezan sesini işitmezse, Cuma namazı farz olmayacağı
anlaşılmaktadır. Şehrin dışında bulunmada; uzak ve
yakınlıkta nazar itibara alınmıştır.
Soru: Şehir halkından olup, Cum'a günü
dışarıda bulunup ezan sesini işitmeyenlerin üzerine Cuma vacip olur mu?
Cevap: Muhtar olan bir fersah (12000 adım) yerde bulunan kimselere
vaciptir.
(HAMİSİ BEHCE)
[14]. Yani kadın ve yolcu olan
kimseler üzerine Cuma namazı farz olmadığı halde Cuma namazını
kılarlarsa, o günün öğle namazının yerine geçer.
[15]. Yani
yolcu, köle ve hasta kimseler cemaat olarak Cum’a
hutbesinde ve namazında hazır olurlarsa, onlarla Cum’a namazı kılmak sahih
olur.
[16]. İmam
Âzam ve İmam Ebû Yûsuf (R.A.)'ın delilleri: “Bir kimse
Cum'a günü imama Cum'a namazının teşehhüdünde
yetişirse, Cum'aya yetişmiştir.”
Hadis i şerifidir.
Soru: Zeyd Cum'a namazını kılmak için
gittiği camide, imamı teşehhütte bulup, Cum'a niyetiyle imama uyup,
imamın oturduğunda, imam teşehhüdü bitirip selâm verse, Zeyd Cum'ayı mı
tamamlar yoksa öğle namazını mı tamamlar?
[17]. Namaz yoktur demek;
Cum'anın öncesinde kılınan dört rekât sünnet kastedilmektedir. İmam
hutbeye çıkmadan önce, Cum’anın dört rekâtlı sünnetine başlamış ve
bir rekâtını kılmışsa, ikinci rekâtta selâm verir, hutbeyi dinler. Eğer, üçüncü
rekâta kalktıktan sonra hutbeye çıkılırsa, tamamlar. Bu sünneti kılmak olmadığı
gibi başka namaz ve ibadette yapmak doğru değildir. Ancak, Ashabı tertip
(tertip ehli) olan kimse hutbe anında sabah namazını kılmadığı hatırına
gelirse, kalkar ve sabah namazını kaza eder.
Soru: Zeyd, Cum'a namazını kılmak için
camiye vardığında, hatibin minberde hutbe okudu-ğunu görürse, Cum'anın sünnetini
kılmayıp oturursa, sonra imamın sultanı methetmeye başladığında, Zeyd de
Cum’anın farzından önceki sünnetini edâ ederse, bir beis var mıdır?
Cevap: Yoktur. (HAMİSİ BEHCE)
Soru: Zeyd, sahibi tertip iken, Cum'a
günü sabah namazını eda etmeden, Cum'a namazını kılmak için camiye vardığında,
hatibi hutbe okurken bulsa, Zeyd'e hatibin hutbesini tamamlamasını beklemeyip,
sabah namazını kılarsa olur mu?
Cevap: Olur. (İBNİ NÜCEYM)
[18]. Bu husus
Kur'anı Kerimde şöyle beyan edilmiştir:
“Ey iman edenler, Cum'a günü namaz için çağrıldığınız
zaman hemen Allah (C.C.)’ı zikretmeye gidin ve alış verişi bırakın.” Cum'a
sûresi, Âyet: 9.
[19]. Hutbeyi okuyan kimsenin Cum'a namazını
kıldırması gerekir. Fakat küçük çocuk (Sultanın veya naibinin izni ile) okur
ve baliğ kimse namazı kıldırırsa bu da caizdir.
Soru: Zeyd, Cumanın farzını eda ettikten
sonra, zuhru âhiri: “Vaktine erişip henüz kılmadığım.” deyip kılmak istediğinde
kamet getirmesi gerekir mi?
Cevap: Gerekmez. (ABDÜRRAHİM)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder